30 Kasım 2013 Cumartesi

DERBİYE DAİR...



Öncelikle oynanan futbolla başlayayım. O ne muhteşem maçtı! Avrupa standartlarında bir maç izledik bugün. İki takımda harika mücadele etti. Özellikle Fenerbahçe'nin 10 kişiyken iştahı; böyle bir derbide 11'e 10 oynarken bu kadar baskı kurabilmesi inanılmazdı. Taraflı tarafsız herkes şunu kabul eder sanıyorum; Fenerbahçe bu sene yense de yenilse de zevk veriyor. Beşiktaş'a geçecek olursak; 2 senedir planlanan yapılanma hakkında neler düşündüğümü bilen bilir. Türkiye'ye herşeyin para olmadığını gösteren bir takım yaratıyorlar yavaş yavaş. Bugün de futbolu hiç çirkinleştirmediler. Bir ayrı parantez de Tolga'ya açmak lazım bence. Beşiktaş'ın aldığı puanın baş mimarlarından oldu bu gece. Bugün kurtardığı her şut annesine şifa olur umarım... Bazı çirkinlikler de vardı bu gece tabi. Meireles'in hareketi; Cüneyt Çakır'ın ne kadar uğraşsa da maçı katledememesi gibi. Ama güzellikler o kadar fazlaydı ki; bunları hafızamdan silmek istiyorum.

Unutmadan; Fenerbahçe taraftarından da bahsetmemek olmaz bugün. Tribünde açılan "Tolga, senin annen bizim de annemiz, acil şifalar" pankartı, "Geçmiş olsun Tolga" tezahuratı; vefat eden Beşiktaş taraftarı Yusuf Hikmet Temel için açılan "Kardeşlerin seni unutmayacak" pankartı bugünü ayrı bir güzelleştiren detaylardı. Umarım bu dostluk rüzgarları bundan sonra hep devam eder ve herkese ders olur. Bazı oyunlar oynanıyor bu ülkede. Ama yürekten inanıyorum ki; bu iki takımın önünü kesemeyecekler ve iki takım arasındaki bu dostluğu harcayamayacaklar. Bu sefer olmayacak!

Hem Fenerbahçe taraftarı hem de Beşiktaş taraftarı evlerine mutlu gitmeli bugün. Kavgayı, tartışmayı, üzülmeyi "O golü verseydi... Kırmızı kart olmasaydı...Hakem adil davransaydı... " gibi hayıflanmaları bırakın; bu resitalin keyfini çıkarın ve takımınızla gurur duyun. Uzun lafın kısası; bir spor yazarı olarak ben bugün futbolu güzelleştiren Beşiktaş ve Fenerbahçe futbolcularına, teknik heyete, taraftarlara teşekkürü bir borç biliyorum. Futbol sizlerle güzel. Bu futbol resitalinde emeği geçen herkese teşekkürler...



 
 

9 Kasım 2013 Cumartesi

Belçika Jupiler Lig 15.hafta tercihleri:



Malum Tuttur'da sosyal ortam yine bakımda. Bu yüzden bugünkü tercihlerimi mecburen yine buradan ve twitter'dan yayınlıyorum. (twitter: https://twitter.com/burak_akcay) Bugün Belçika'dan yüksek güven dereceli maçım yok. Maçlar pek net değil bana göre. O yüzden fazla miktarlar yatırmadım bugün Belçika'ya. Size de önermiyorum. Maçlara geçecek olursak; güven derecesi göre sıralanmış şekilde tercihlerim şu yönde:


Charleroi v Gent: KGV

Leuven v Lierse: ms 1

Oostende v Mons: KGV

Cercle Brugge v Kortrijk: 2-3 gol, ms 0 (1-1 skor)


Dediğim gibi kendim çok az miktarlar yatırdım bugünkü maçlara. Size de öyle yapmanızı öneririm. Herkese bol kazançlı bir haftasonu diliyorum. Saygılarımla...







 
 




 

27 Ekim 2013 Pazar

27 EKİM 2013 / LIGUE 1 SEÇİMLERİ

15:00 Bordeaux v Montpellier (KGV)
18:00 Monaco v Lyon (2,5+)
22:00 St.Etienne v PSG (KGV)

İlginç bir detay ile giriş yapmak istiyorum;

Fransa Ligue 1 kısır maçları ile tanınan ve sert orta saha mücadeleleri ile zaman zaman izleyicileri bayan bir ligdir. Her ne kadar son 2 sezonda gol ortalamaları yükselip, kalite çok daha fazla artsa da, insanların aklındaki genel düşünce budur. Ancak bu durumun tamamıyla rafa kalktığı bazı günler var ki, buna tesadüf demek gerçekten imkansız bir hal alıyor!

Ligue 1’de Pazar Günü Maçları;

İlk 3-4 haftada bu durumu fark etmiş, ancak olayın iç yüzünü öğrenebilmek adına sizlere bilgi vermekten kaçınmıştım. 10 hafta geride kaldı ve artık düşüncelerim yerine oturmaya başladı. Bu nedenle söylemenin zamanı geldi;

Ligue 1’deki Pazar maçları, diğer günlere oranla çok daha keyifli, gollü ve izlenesi geçiyor. Bunun nedeni de tüm maçların farklı saatte başlaması ve cumartesi 21:00 maçlarında yaşanan reyting krizlerinin çözülmesi. 15:00, 18:00 ve 22:00’de başlayan maçlar, en çok reyting alan maçların başında geliyor Ligue 1’de. (Tabi cumartesi günü PSG v Monaco maçı oynanmıyorsa) Genelde 10 maçın 6’sının aynı gün aynı saatte başlaması, muhteşem maçların da kaçmasına neden olabiliyor. Bu nedenle futbol anlayışı “keyif veren” takımların maçları, fikstür el veriyorsa Pazar gününe koyuluyor! Okuduğum, araştırdığım, soruşturduğum ve en önemlisi gözlemlediğim durum bu şekilde…

İsterseniz detaylara göz atalım;

Pazar 15:00 maçlarında alınan sonuçlar;
4-1, 1-0, 2-1, 1-0, 3-3, 1-3, 5-1, 2-2
6/8 (1,5 üstü) 6/10 (KGV) 5/8 (4-6G)

Pazar 18:00 maçlarında alınan sonuçlar;
0-1, 2-1, 0-0, 2-2, 0-2, 4-0, 3-2, 1-1, 4-1, 3-2
8/10 (1,5 üstü) 6/10 (KGV) 5/10 (4-6G)

Pazar 22:00 maçlarında alınan sonuçlar;
1-3, 1-1, 1-2, 0-0, 1-1, 1-1, 1-2, 1-1
7/8 (1,5 üstü) 7/8 (KGV)

Özetlersek;
21/26 (1,5 üstü) %81
19/26 (KGV) %73
11/26 (4-6G) %43

Pazar gününün istatistiklerine bakarsak, ortalamaların Almanya Bundesliga, Hollanda Erediviese veya Avusturya Bundesliga seviyelerine çıktığını rahatlıkla görebiliriz! Bence çok ama çok enteresan bir durum.


PSG 18, Monaco 18, St.Etienne 15, Montpellier 14, Lyon 14…
Ligin en çok gol atan 9 takımından 5’ini oluşturan bu takımlar, Pazar günü maça çıkmış olacak. Gol vaat eden, izlenesi takımlar. Bu takımlar kadar gol atma potansiyeli olan Marsilya, Nantes, Guingamp, Rennes ve Lille ise, ara ara oynadıkları tatsız oyunla da ön plana çıkan ekipler. Kısacası Fransa Ligue 1, bu Pazar gol için oynanacağa benziyor.
Bu sebepler ve maçlara dair kurgularım nedeniyle, bugün oynanacak maçlarda, Ligue 1 standartlarının üzerine çıkan gol sayıları beklemekteyim.


Herkese iyi şanslar, keyifli pazarlar dilerim.

19 Ekim 2013 Cumartesi

18-21 EKİM 2013 / BAHİS SEÇİMLERİ

YORUMLAR;

AALESUND v STROMSGODSET B KALİTE 2,5 ÜST(1,35) 3,5 ÜST(2,05) 7+(14,00) Geçitğimiz hafta Rosenborg’un iç sahada Honefoss ile berabere kalmasından faydalanıp, liderlik koltuğunu devralan Stromsgodset, UEFA Avrupa Ligi’ne katılmak için Viking, Haugesund ve Molde ile kıyasıya bir yarış içerisinde bulunan Aalesund deplasmanına konuk oluyor. Son 6 haftadır galibiyete hasret kalan ve 2 ayı aşkın süredir maç kazanamayan Aalesund, gol yollarında da alışkın olmadığı bir sıkıntı içine girmiş gibi görünüyordu. Ligin en kaliteli gol ayağı olarak gördüğüm Leke James, durması gereken yeri bilen fırsatçı santrfor Hamdallah ve duran topların etkili ismi Barrantes’e rağmen, son 6 maçta 1 gol barajının üzerine çıkamadılar! Bu sezon AAlesund’un attığı 49 golün 34’üne imza atan James, Barrantes, Hamdallah ve Ulvestad dörtlüsünün, iyi bir geri dönüş yapacağını tahmin ediyorum. Stromsgodset ise Kamara ve Diomande üstün performansı ile şampiyonluk yarışı vermeye devam ediyor. Ligin açık ara en iyi sağ beki olan Vilsvik de tam gaz ilerlemekte. Boateng’in yokluğu nedeniyle zaman zaman zorlansalar da, böylesine bir maçta 1-2 eksiği arayacaklarını zannetmiyorum. Kazanmak zorunda olan Stromsgodset risk alırsa, Aalesund’un etkili gol ayakları cezayı kesecektir. Bu nedenle karşılıklı goller ile üste taşınan ve daha fazlasını da bekleyebileceğimiz bir maç kurguluyorum.


xxxxx


ADMIRA WACKER v GRODIG B KALİTE 2,5 ÜST(1,40) 3,5 ÜST(2,05) 7+(14,00) 8 puan ile Avusturya Ligi’nin son sırasına demir atan Admira Wacker, Bundesliga’ya bu sene yükselmesine rağmen bir çok Avusturya devinin önünde, 3. sırada yer alan Grodig’i konuk edecek. İki takım, ligin 3. haftasında da karşı karşıya gelmiş ve bu mücadeleyi Grodig 7-1’lik tarihi bir fark ile kazanmıştı. Maçta çalınan 4 penaltı düdüğü ve çıkan 3 kırmızı kart ise maça damga vuran olayların başında geliyordu. Henüz 30. dakikada 9 kişi kalan Admira, rakibine çalınan 3 penaltı kararıyla hezimete doğru yol aldı. Maçın sonlarına doğru 1 kırmızı kart daha gören Admira, 7-1’lik mağlubiyete boyun eğmek zorunda kalıyordu… Son 2 maçta mağlubiyet yüzü görmeyen ve ilk maçta yaşanan hezimetin intikamını almak için sahaya çıkacak olan Admira’nın, bu sefer büyük bir fark yemeyeceği görüşündeyim. Grodig’in evlere şenlik savunma hattı sebebiyle, Admira’dan goller beklemekteyim. Ancak Zulechner ve Elsneg ike Grodig’in de goller bulacağını tahmin ediyorum. Grodig cephesinde geçtiğimiz hafta kırmızı kart gören orta saha oyuncusu Leitgeb forma giyemeyecek, ancak bu durumun büyük bir handikap yaratacağını zannetmiyorum. Gollü ve keyifli bir maç olacağını düşünüyor, her türlü gol bahsini bir adım öne çıkarmayı uygun görüyorum.


xxxxx


ATVIDABERG V HELSINGBORG B KALİTE MS-2(1,85) H2(3,55) İsveç Allsvenskan’da son 3 haftaya girilirken, Avrupa hedefi ile yoluna devam eden Helsingborg, ligde hiçbir iddiası bulunmayan Atvidaberg deplasmanına konuk olacak. Lider Malmö’nün 5 puan gerisinde bulunan ve takipçileri AIK ve Kalmar ile de kıyasıya bir Avrupa yarışına girmiş bulunan Helsingborg’un kazanmaktan başka çaresi bulunmamakta. Şu an 3. sırada bulunan Helsingborg’un şampiyon olma ihtimali var, ancak seri puan kayıpları ile 5. sıraya bile gerileyebilirler! Atvidaberg’e karşı oynadığı 5 maçı da kazanan ve bu maçların 4’ünde 3-0’lık galibiyetler ile sahadan ayrılan Helsingborg, bu haftada kazanmaya yakın olan taraf. Deplasman ekibinden 2-3 farklı bir galibiyet bekliyorum.


xxxxx


HEERENVEEN v VITESSE B KALİTE KGV(1,30) 3,5 ÜST(2,05) 7+(14,00) Wilfred Bony’yi kaybetmesine rağmen Chelsea’den kiraladıkları 6 genç yeteneği, Theo Janssen, Jonathan Reis ve Guram Kashia gibi tecrübeli isimler ile kaynaştırmayı başaran ve bu sayede üst sıralara tutunmayı başaran Vitesse, Alfred Finnbogason önderliğinde muhteşem bir hücum takımına evrilen Heerenveen’e konuk oluyor. Enteresan bir not ile başlayalım; Heerenveen’in iç sahada oynadığı 5 maç, tam 27 gole sahne oldu. Maç başına 5,4’lük bir ortalama. Gerçekten inanılmaz! Bu 5 maçta attıkları gol sayısı ise 15. Hollanda Ligi gol konusundaki verimli yapısıyla tanınmasına rağmen, uzun yıllardan beri böylesine bir performans ile karşılaşmamıştık. Sahalarında oynadıkları 5 maçın 3’ü 6 golde kaldı ve henüz 7+ şerefine erişemediler. Hücum alanında bu kadar etkin olmasına rağmen, savunma konusunda büyük problemler yaşayan bu takımın şu ana dek 7 gol barajını geçememesi bir hayli şaşırtıcı bir durum. Bu nedenle –özellikle iç saha maçlarında- Heerenveen için 7+ bahsileri almaya devam edeceğim. Kısa zaman içerisinde yüzümüzü güldüreceklerine inanıyorum. Vitesse gol konusunda daha naif bir ekip olmasına rağmen, bu sezon oynadığı 5 deplasman maçında da karşılıklı gollere sahne olan maçlar çıkarmasını bildi. Waalwijk ve Den Haag gibi deplasmanlarda bile kalesini gole kapayamayan, hatta bu maçlardan puansız ayrılan Vitesse’nin, Heerenveen gibi bir hücum takımı karşısında çok daha çaresiz vaziyetlere düşeceğini tahmin ediyorum. Ancak Vitesse’nin genç kadrosu, gol veya goller de bulacaktır. Bu nedenlerle karşılıklı gollere sahne olacak, keyifli bir maç kurguluyorum. İdeal seçim KGV olsa da, 3.5 gol üstü bahsi de oldukça makul görünüyor. Sürpriz denemeyi seven bahisçilerin, 7+ gol tercihini de akıllarında bulundurmasını tavsiye ederim.


KUPONLAR;



SİSTEM 4-5 (1)
HEERENVEEN 3,5 2,05
ADMİRA 3,5 2,05
HELSINGBORG 2 1,85
AALESUND 3,5+ 2,05
VESTSJÆLLAND 2,5+ 1,65
94,94

SİSTEM 4-5 (2)
RANHEIM 1 1,90
HAM KAM 1 1,85
SUNDSVALL 2 1,80
HOUSTON 2,5+ 1,95
LOS ANGELES 2,5+ 1,75
80,03

CUMARTESİ İDEAL
CHELSEA H1 1,55
HEERENVEEN KGV 1,30
ADMİRA 2,5+ 1,40
FALKRIK 2,5+ 1,30
3,67

17 Ekim 2013 Perşembe

Futbol ve Basketbol İzlemenin Lüks Olduğu Tek Ülke: TÜRKİYE...


 


Euroleague'in de D-Smart'ta Ntv Smart Spor kanalında yayınlanmaya başlanmasından sonra futbol ve basketbol izlemek bu ülkede bir lüks haline gelmeye başladı. Ligimizi izlemek isteyen biri Digiturk almak zorunda. Bildiğim kadarıyla da minimum 50-60 liralık bir ücret vermek zorunda aylık. Şampiyonlar Ligi, Uefa Avrupa Ligi D-Smart'ta yayınlanıyor. Bunlar için de bildiğim kadarıyla aylık minimum 30-35 liralık bir ücret ödemek gerekiyor. Bu da yetmezmiş gibi Euroleague ve La Liga Ntv Smart Spor kanalında yayınlanmaya başlayıp 10 liralık ek ücret isteniyor şu an. Yani sadece kendi futbol, basketbol ligimizi ve Türk takımlarının Avrupa'daki futbol, basketbol maçlarını izlemek isteyen biri bile aylık minimum 100 Lira'lık bir ücret ödemek zorunda.



Bu çoğu ülkede böyle diyenler çıkabilir. Ama 803 Lira'lık asgari ücretle geçinen kişi sayısının 20 milyon civarı olduğu bir ülkede bir ailenin sırf spor izleyebilmek için minimum 100 Lira ayırmak zorunda olması sizce de biraz ütopik değil mi? Özetle bu ülkede spor izlemek artık lüks hale gelmiştir. Futbol ve basketbol izleyemeden büyüyen bir nesilden de büyük başarılar bekleniyor gelecek adına. Mesut Alman milli takımını seçtiğinde vatan haini ilan edilmişti adeta. Hem de Almanya'da yetişmesine rağmen! Peki soruyorum; ileride kendi öz çocuklarımız Alman takımlarına transfer olup Alman milli takımını seçtiğinde nedeni sorulunca "Çocukken televizyondan izleyebildiğim tek lig Almanya'ydı; hep Almanya'nın hayaliyle büyüdüm" derse verebilecek bir cevabımız var mı?

Ülkece yeni bir lüksümüz var artık: "Futbol ve basketbol izlemek" Ama siz yine de faturalarınızı ödeyemeseniz de; evinize et alamasanız da; çocuklarınıza oyuncak alamasanız da futbol ve basketbol izleyin! Fransa kraliçesi Marie Antoinette'nin dediği gibi "Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin"


1 Ağustos 2013 Perşembe

SWANSEA - MALMO / AVRUPA LİGİ ÖN ELEME MAÇI

Geçtiğimiz sezon Lig Kupasını müzesine götürüp 22 yıl aradan sonra Avrupa Arenasına katılmaya hak kazanan Galler temsilcisi Swansea , Avrupa Ligi ön elemelerinde İsveç temsilcisi Malmö ile karşılaşıyor. İngilterede sezon başlamadığı için Swans henüz resmi maç yapmadı ve karşısında 20’den fazla maç yapmış bir rakip olacak bu turda. Arada ciddi kalite ve sıklet farkı olsada , bu turda Swans’ın tek zorlanacağı konu bu olacak gibi gözüküyor.


Swansea geçtiğimiz sene hem oynadığı futbolla hem de elde ettiği başarılarla adından baya söz ettirmişti İngilterede. Menejer Laudrupp , Brendon Rodgers’tan aldığı bayrağı daha da ileriye taşıyarak oldukça kaliteli bir ekip kurmayı başardı. Bu sene de ‘’ Yeni Drogba’’ olarak lanse edilen Wilfred Bony ‘yi alarak kulübün hedeflerinin yüksek olduğunu herkese göstermiş oldu. Ayrıca Liverpool’dan Jonjo Shelvey ,Espanyol’dan Jordi Amat’ ı da kadroya kattılar. Bunları yaparken geçen sene çok başarılı işler çıkaran çekirdek kadroyu korumaları da ayrıca bir başarı sayılmalı bana göre. Hem kadro bozulmadı , üstüne çok kaliteli nokta transferler yapıldı ve Laudrupp’un sistemi biraz daha oturmaya başladı takımda. Yani kısacası yeni sezonda Swansea’nın gene çok canlar yakacağını düşünüyorum.


Bu maç öncesinde de Swans cephesi tam da beklediğim gibi aşırı hevesli durumda. Maça 2 gün kala yaklaşık 21.000 kapasiteli Liberty stadında şimdiden 14.500 bilet satıldığı resmi siteden duyuruldu, maça kadar büyük ihtimalle de tüm biletler satılacaktır.Ayrıca maçtan önce konuşan Vorm ve Hernandez’de takımlarından oldukça emin açıklamalar yaptılar. Buna hem kulübün hemde taraftarların Avrupa’ya açlığını eklersek , bu kupayı oldukça ciddiye alan Swans’ın Avrupa Liginde sürpriz yapabilme ihtimali bana göre hiçte az değil. Hazırlık maçlarında olumlu sinyaller verse de henüz hiç kendi seviyesinde takımla maç yapmayan Swans’ın sezonun ilk resmi maçında ne yapacağını bu yüzden kestirmek oldukça zor.


Malmo ise hiç yakından tanımasam da ,ne kadar iyi olursa olsun , asla ortanın üstü bir Premier Lig temsilcisiyle kalite anlamında aynı seviyede olmadığını düşünüyorum. Bir önceki turda İskoçya temsilcisi Hibernian’ı toplamda 9-0 ile geçmeleri oldukça ses getirse de , Hiibernian’ın Swansea’nın en az 3-4 gömlek altında bir takım olduğunu da unutmamak gerek , bu yüzden o skorları bu eşleşmede çok baz almayacağım ben kendi adıma.


Eğer bu 2 takım sezon ortasında karşılaşsaydı çok net bir handikap 1 maçı olurdu benim için ama sezonun ilk resmi maçına çıkacak Swansea’nın henüz yüzde yüz hazır olmadığı da bir gerçek. Ancak iki takım arasında çok ciddi bir kalite farkı var ve Swans bu kupayı oldukça ciddiye alıyor , futbolcular içinde ciddi bir vitrin maçı. Rakibi yakından tanımasam da Swansea’nın bu kadrosu ve hedefleriyle İngilterede bu takıma nefes aldırmaması lazım. Şu aralar gol atmakta güçlük çekmeyen Malmo’nun de katkılarıyla gollü bir maçta olabilir fakat ne olursa olsun ben kazananın Swans olacağını düşünüyorum.İçimden 3-1 , 4-1 ‘lik bir Swans galibiyeti geçse de dünyanın en iyi takımlarının bile sezonun ilk resmi maçlarında zorlandığı gerçeği de aklımın bir ucunu kemirmiyor değil. Tek korkum resmi maç eksiği olsa da , Bony – Hernandez – Michu 3’lüsünün önderliğinde Swansea’nın bir şekilde bu takımı yenmesi lazım diye düşünüyorum.

28 Temmuz 2013 Pazar

"Anderlecht - Lokeren"



Tercihim---> 2,5 üst (1,40)

Lokeren 2013 / 2014 Gidenler-Gelenler:

Gelenler:

// Djordje Despotovic //

Pozisyon: Santrafor
Yaş: 21

Sırbistan takımlarından Spartak Zlatibor Voda Subotica'dan takıma katıldı Despotovic. Geçtiğimiz sezon patlama yapıp 27 maçta 12 gol 5 asistlik bir katkı vermişti takımına. İzlediğim videolarda gözlemlediğim kadarıyla tek vuruşu seven, verkaçlarda başarılı ve hava toplarında etkili bir oyuncu izlenimi yarattı bende.Tarzını da beğendim açıkçası.Yararlı olacaktır bana göre.

// Hans Vanaken //

Pozisyon: Ofansif orta saha, Geriye dönük forvet
Yaş: 20

Belçika alt lig takımlarından Lommel United'ta 2 senedir düzenli olarak forma giyiyor Vanaken. Bu 2 sezonda da ofansif ortasaha oyuncusu olmasına rağmen 10 gol ve üzerine çıkıp önemli bir istatistiktik tutturdu. Psv altyapısından yetişmiş bir oyuncu.Daha 13-14 yaşlarında kendisinden "büyük yetenek" diye bahsediliyordu.Ama nedense Psv'de tutunamadı ve Lommel United'ın yolunu tuttu.Burada da çok iyi bir gelişme kaydedip Lokeren'e sıçrama yaptı..Benim Lokeren'de de önemli işler başaracağına dair umudum çok fazla. Bu sene Maric'in ayrılığından sonra bu bölgede oluşan boşluğa ilaç gibi gelecektir.

// Denis Odoi //

Pozisyon: Sağ bek
Yaş: 25

Yukarıda da yazdığım gibi 2011'de 1,5 milyon Euro bonservis bedeli ödenerek alınmıştı Odoi.Beklenti büyüktü.Ama beklenen patlamayı gerçekleştiremedi.Geçen sene normal sezon ve play-off'larda 14 maça çıkmış 845 dakika süre almıştı.Sezon boyu Gillet'nin yedeği olarak bekledi ve onda sakatlık-ceza gibi durumlar olmadığı sürece oynayamadı.Rotasyon anlamında fena değildi. Anderlecht için  çok da önemli bir kayıp sayılmaz.Ama Lokeren de iş yapacaktır.

// Jordan Remacle //

Pozisyon: Sağ kanat
Yaş: 26

Ülkemizde bir tabir vardır.Her sene takım takım gezen ve bir yerde tutunamayan adamlara "gezgin futbolcu" denir.Remacle da Belçika'nın gezginlerinden.Son 4 sezondaki 4.takımına imza attı Remacle.2011 / 2012 sezonunda müthiş bir performans sergileyip 15 gol atmış 7 de asist yapmıştı.Ama son iki sezon büyük bir form düşüklüğü yaşayıp bu performansın yanına bile yaklaşamadı.Bu sene kariyerini yeniden canlandırmak ve Leuven günlerine geri dönmek istiyor.Basına yaptığı açıklamalar bu yönde.Ama onun hakkında konuşmak için henüz erken olduğunu düşünüyorum.Umarım eski günlerine döner ve bize de bu sene göz ziyafeti çektirir.

// Davino Verhulst //

Pozisyon: Kaleci
Yaş: 26

2. lig takımlarından Sint-Truidense'den transfer edildi.Muhtemelen iyi bir alternatif olması için transfer edildi kaleye.Bu yüzden fazla üstünde durmuyorum.

Gidenler:

// Benjamin Mokulu Tembe //

Pozisyon: Santrafor
Yaş: 23

Son 2 sezondur ligde 52 maça çıktı Mokulu Lokeren formasıyla.İstim üstünde ve yükselişte bir oyuncuydu.Hızlı ve hava toplarında etkiliydi.Her özellikten vasatın üstünde sayabileceğimiz, kreatif bir oyuncuydu.Mechelen'in yolunu tuttu.Bana göre transfer sezonunun önemli kayıplarından.

// Milos Maric //

Pozisyon: Oyun kurucu, forvet arkası
Yaş: 31

Milos Maric benim çok beğendiğim adamlardandı.Onu anlatmak için en uygun kelime "kilit açıcı" olur sanırım.Şöyle bir adamdı Maric.Oyuna genelde sonradan girer ve kilit açardı. Gözünüze canlanması adına şu benzetmeyi yapabilirim: Stil olarak Yusuf Şimşek gibiydi.90 dakika oynadığı maç sayısı çok azdı Yusuf'un.Ama aldığı sürelerin neredeyse hepsini efektif kullanırdı.Özellikle Mustafa Denizli çok doğru kullanırdı onu ve maksimum fayda sağlardı. Maric'in de Lokeren'de görevi buydu.Genelde sonradan oyuna girer kilit açardı.Tıkanmış maçları çevirme adına çok önemli bir adamdı bana göre.Lokeren için önemli bir kayıp Beveren için ise; çok önemli bir takviye.Yokluğu aranacaktır.

Bu oyuncular dışında Sepp De Roover, Paolo Grbac, Tiko, Hassan El Mouataz ve Ibrahima Gueyé takımdan ayrılan isimler.Ama gidişleri bir "Katrina Kasırgası" etkisi yaratmayacağı için detaylı inceleme gereği duymuyorum.

Anderlecht 2013 / 2014 Gidenler-Gelenler:

Gelenler:

Feda Vico:
Geldiği Kulüp: Cordoba
Mevki: Ofansif Ortasaha
Yaş:19

-Ligde 19 maça ilk 11 başladı; 14 kez sonradan oyuna girdi.Toplamda 33 maçta forma giydi.Bu 33 maçta 6 gol, 5 asist yaptı. (toplam 1877 dakika) (313 dakikada bir gol)

-Kupada 4 maça ilk 11 başladı, 2 kez sonradan oyuna girdi.Toplamda 6 maçta forma giydi.Bu 6 maçta 2 asist yaptı.

İki ayağını da çok iyi kullanıyor.Özellikle sol ayağı çok etkili.Klas paslar atıyor; uzaktan iyi şut çekiyor ve kolay adam eksiltiyor.İspanya U-19 kadrosunda da yer alıyor.Bu sene özellikle ligde Huesca deplasmanında alınan 3-1'lik galibiyette attığı 2 gol, kupada da Real Sociedad'a karşı alınan 2-0'lık galibiyette yaptığı 2 asist ile ve bu maçlardaki performansıyla parlamıştı. Kupada Barca karşısında da oynayıp büyük bir deneyim kazanmıştı.Bu maçta Mashcerano'ya attığı müthiş çalımla da futbolunun yaşından çok daha olgun seviyelerde olduğunu kanıtlamıştı.

Bunun dışında geçen sene takımda kiralık oynayan Frank Acheampong ve Demy de Zeeuw'un bonservisi alındı bu sene.

Gidenler:

// Marcin Wasilewski //
Mevki: Stoper
Yaş: 33

Normal lig ve Play-off'larda toplam 22, Şampiyonlar Ligi Elemesi ve gruplarda da toplam 6, Belçika Kupası'nda da 4 maça çıktı geçen sene Wasilewski.Sezon boyu 2000 dakikanın üzerinde süre alıp çok iyi bir "rotasyon oyuncusu" olmuştu.Ne zaman görev verilse elinden geleni yaptı; yedek kaldığında da hiç sesini çıkarmadı.Ama bu sene yapılan gençlik operasyonunun kurbanı oldu.Kouyaté&Nuytinck ikilisinden biri cezalı yada sakat olduğunda hiç sırıtmadan oynayabilecek ve yedek kaldığında da hiç ses çıkarmayan bir oyuncu olması sebebiyle gönderilmemesi daha uygun olurdu.Bu açıdan önemli kayıplardan biri bana göre bu seneki.

// Denis Odoi //
Mevki: Sağ bek
Yaş: 25

2011'de 1,5 milyon Euro bonservis bedeli ödenerek alınmıştı Odoi.Beklenti büyüktü.Ama beklenen patlamayı gerçekleştiremedi.Geçen sene normal sezon ve play-off'larda 14 maça çıkmış 845 dakika süre almıştı.Sezon boyu Gillet'nin yedeği olarak bekledi ve onda sakatlık-ceza gibi durumlar olmadığı sürece oynayamadı.Rotasyon anlamında fena değildi. Ama çok da önemli bir kayıp sayılmaz.

// Behrang Safari //
Mevki: Sol bek
Yaş: 28

2011'de Basel'den alınmıştı.Ama o da yeteri kadar süre alamadığı için eski takımına dönmek istedi bu sene.Normal sezon ve play-offlarda toplam 20 maçta oynamış yaklaşık 1600 dakika da süre almıştı geçen sene ligde.İyi bir yedekti.Biraz da Jordan Lukaku'nun önünü açmak amacıyla gönderildi.

// Oleksandr Yakovenko //
Mevki: Sol kanat forvet
Yaş: 25

Ligde 24, Şampiyonlar Ligi'nde 9 ,kupada ise; 4 maçta forma giymişti geçen sene Yakovenko. Toplamda da 1450 dakika gibi bir süre almıştı.Ligde 7 gol, 1 asisti yapmıştı ve şöyle de iyi bir ortalama tutturmuştu: Ligde 114 dakika başına/ 1 gol...Evet belki "key player" statüsüne çıkamadı hiç Anderlecht'te Yakovenko.Ama görev aldığı tüm dakikaları çok efektif kullandı. Jovanovic ile değişmeli oynadılar sezon boyunca.Daha doğrusu genelde Jovanovic'in alternatifiydi.Onun kadar asist yapamadı belki ama gol konusunda önemli katkıda bulunmuştu. Şöyle de bir özelliği vardı Yakovenko'nun.Onun gol attığı hiçbir maçta yenilmedi geçtiğimiz sene Anderlecht ve sadece 1 maçta berabere kalıp diğer tüm maçları kazandı.Aslında bunun en önemli nedenlerinden biri skor avantajının yakalandığı maçlarda takımın vitesini arttırmak için sonradan Jovanovic'in yerine oyuna girmesiydi belki de.Attığı gollerin çoğunun dakika 75 ve sonrası atılması da bunu kanıtlar nitelikte.Ama yine de ciddiye alınması gereken bir istatistik.O da bu sene önemli bir kayıp olacaktır.

// Tom de Sutter //
Mevki: Pivot Santrafor
Yaş: 28

2009 yılından beri Anderlecht'teydi De Sutter.Tam anlamıyla da bir "can simidi" ydi Anderlecht için.4 sene boyunca hiç ilk opsiyonu olmadı Anderlecht'in.Önce Lukaku'nun sonra Mbokani'nin gerisinde kaldı ve bu oyuncuların arkasında yedek bekledi.Ama ne zaman oynasa etkili oldu ve iyi de bir gol ortalaması yakaladı her sene.Aslında en çok oynadığı sezon da geçen seneydi.Ligde 31, Şampiyonlar ligi'nde 6, kupada 5 maçta forma giydi.Ligde 12 gol atıp 152 dakika başına/ 1 gol, Şampiyonlar Ligi'nde de 3 gol atıp 75 dakika başına/ 1 gol ortalamaları tutturdu. Bunlar hak verirsiniz ki çok iyi ortalamalar.Hava toplarını indirme, topu rakip sahada saklayıp takımını rahatlatma ve takımın hücumda boy ortalamasını arttırma konusunda önemliydi de Sutter.Ama muhtemelen artık biraz daha kendini değerli hissetmek istedi ve Brugge'un yolunu tuttu o da.

// Milan Jovanovic //
Mevki: Sol kanat forvet, Santrafor
Yaş: 32

Birçok kişi için vasatı aşamayan bir oyuncudur.Ama benim çok beğendiğim oyunculardan Jovanovic. Özellikle kanat forvet mevkisinde bir oyuncuda olması gereken özelliklerin çoğu var Jovanovic'te. Hem asist yapma hem gol atma hem de oyun kurma yönünde çok önemli bir oyuncuydu Anderlecht'te de.Aynı zamanda ters kanattan açılan ortalarda içeri sarkıp forveti ikilime konusunda da oldukça başarılıydı.Tek eksiği belki hızıydı.Çok hızlı bir oyuncu değildi ama diğer tüm özellikler mevcuttu Jovanovic'te.Ligde 34, Şampiyonlar Ligi'nde 7, Belçika Kupası'nda 5 maçta forma giydi geçen sezon.Özellikle play-offlar öncesi normal sezonda 26 maçta 7 gol 13 asistlik muhteşem bir performans göstermiş ve ligin de asist kralı olmuştu.Şöyle de önemli bir özelliği vardı.Attığı bu 7 golün 5 tanesi 31-45 dakikaları arasında yani tam takım devreye berabere girecekken atılmış ve takımı ateşleyen gollerdi.Biraz da Achaempong'un önünü açmak için serbest bırakıldı sanırım Jovanovic.Ama kötü oldu ve beni de üzen bir ayrılık oldu bu.

// Dieumerci Mbokani //
Mevki: Santrafor
Yaş: 27

Bazı oyuncular vardır hiçbir konuda mükemmel değildir.Bakarsınız ve "Bu adam bu kadar golü nasıl atıyor yahu" deyip şaşırırsınız.İşte Mbokani de öyle bir oyuncu benim gözümde. 2011'de Monaco'dan alınmıştı Lukaku'nun boşluğunu doldurması için. Çok da doldurabileceğini düşünmüyordum açıkçası kendi adıma ilk geldiğinde. Ligde 27 maçta 19 gol, Şampiyonlar Ligi'nde 8 maçta 6 gol, Belçika Kupası'nda da 2 maçta 1 gol attı geçen sene.Özellikle normal sezonda 19 maçta 17 gol, 3 asist ve 99 dakika başına/ 1 gol gibi müthiş bir ortalama yakalayarak takımının şampiyonluğa ulaşmasında en büyük pay sahiplerinden biri oldu. Attığı bu 17 golün 9'unun takımının ilk golü olması da ne kadar önemli bir "kilit açıcı" olduğunu açıkça ortaya koydu.Belki hiçbir özelliği mükemmel değil ama her özelliği vasatın üstünde Mbokani'nin ve "komple forvet" tanımına harfiyen uyan bir oyuncu . 11 milyon Euro'ya Dinamo Kiev'in yolunu tuttu o da. Orada da gollerine kaldığı yerden devam ediyor.Eğer takıma "top class" bir santrafor takviyesi gelmezse onun yokluğunu çok arayacaktır Anderlecht bu sene.

// Lucas Biglia //
Mevki: Önlibero, Ortasaha
Yaş: 27

Ve kaptan Biglia...Senelerdir her transfer sezonunda Türk kulüplerine transfer edildi basınımız tarafından Biglia.Aslında gelseydi çok da güzel olurdu hem bizim hem de onun bankadaki maddi birikimi açısından.2006 yılında daha 20 yaşında gencecik bir delikanlıyken girmişti kulübün kapısından.O günden beri 292 maça çıktı Anderlecht forması ile ve kulübün simge isimlerinden biri oldu.Geçen sezon da ligde 36 maçta forma giyip 5 gol 9 asistlik bir performans sergilemişti.(ki; bir önlibero standartlarında çok çok iyi rakamlar bunlar).Attığı bu 5 golün 4 tanesinin de "kilit açan" yani takımının ilk golü olması da ayrı bir önem taşıyor.Hem rakip atakları kesme, hem geriden oyun kurma, hem oyunun sıkıştığı anlarda asist veya gol katkısı ile kilit açma, hem de duran topları efektif bir şekilde kullanma açısından çok önemli bir oyuncuydu Biglia.Oyunun iki tarafını da başarıyla oynayabilen ve çağdaş futbolun gerektirdiği önlibero özelliklerinin hepsini taşıyan bir oyuncu Biglia.7 milyon Euro'ya Lazio'nun yolunu tuttu.Belki de daha üst seviyelerde futbol oynamak için geç bile kalmıştı. Ne Jovanovic ne de Mbokani bu senenin en büyük kaybı o olacaktır.

Bu oyuncular dışında Dalibor Veselinovic, Roland Juhász, Ziguy Badibanga, Pablo Chavarría, Jordan Garcia-Calvete, Jonathan Vervoort, René Sterckx gibi birçok oyuncu da takımdan ayrıldı.Ama zaten geçen sene takımda çok da yer bulan isimler olmadıkları için ayrıntılı yazma gereği duymadım.Şimdilik tek takviye var takıma.Ama geçen seneyi neredeyse komple sakatlıkla geçiren takımın en önemli oyuncularından Matias Suarez ve genç forvet Cyriac da bir nevi yeni transfer kıvamında bu sene.Standard Liege'den büyük umutlarla alınmıştı geçen sene Cyriac. Ama sezon boyu neredeyse hiç oynayamamıştı.Tabir-i caizse pırpır bir forvet.Çok hızlı ve tam bir "fırsatçı golcü" O da bu sene patlama yapmasını beklediğim isimlerden."Top class" bir forvet alınmazsa da santrafor bölgesinin en büyük adayı olur gibi duruyor şu an için.Bu sene şöyle de bir kadro var aklımda açıkçası:

                                                                        Proto

Gillet                                   Kouyaté                         Nuytinck                          Deschacht (Lukaku)


                                         de Zeeuw (Kljestan)             Yeni transfer


Bruno                                                      Praet (Vico)                                        Suarez (Achaempong)


                                                            Yeni transfer (Cryiac)


Takımda büyük bir yaprak dökümü yaşandı bu sene doğru.Ama takım gençleşti ve bana göre hala çok iyi bir kadroya sahip Anderlecht.Vico gibi yetenekli bir oyuncu takıma katıldı. Achaempong ve de Zeeuw'un da bonservisleri alındı.Şu an takımın ihtiyacı olan ise; ilk etapta senede 15 ve üzeri gollere ulaşabilecek bir santrafor, bir "box to box" diye nitelendirebileceğimiz; Türkçe tabiriyle çift yönlü ortasaha oyuncusu bana göre. Bunlar dışında sol kanada ve sağ bek ile stopere birer kadro derinliği sağlayacak "rotasyon oyuncusu" takviyesiyle Anderlecht geçen senekinden bile daha sağlam ve hedefe kilitlenecek bir kadro kurabilir.Van der Brom da yaptığı açıklamalarda bir sol kanat,bir forvet,2 ortasaha oyuncusu istediğini belirtiyor sürekli.Mboyo isteniyor forvet hattına.Ama Gent ile pazarlıklar tıkanmış durumda.Olursa çok iyi bir takviye olacaktır.Olmazsa da mutlaka bir santrafor takviyesi gelecektir.Santrafor konusuna değinmişken burada özel bir parantez açmak istiyorum:

Bu çocuğa dikkat!!! Oswal Álvarez...

Sezonun ilk maçının yorumunda bir parantez de Alvarez'e açmadan geçmek istemedim. Geçtiğimiz sezon Kolombiya yerel liginden alınmıştı Alvarez.Alındığı zaman "kim bu çocuk?" diye merak edip Belçika'ya yeni gelen her transferi yaptığım gibi onu da araştırdım ve videolarını izledim internetten. Çok ilgimi çekmiş ve beğenimi kazanmıştı. Geçen sezondan beri de gelişimini takip halindeydim. Bu sezon da A takıma yükseltildi Alvarez.Patlama gücü yüksek;birden hızlanabiliyor ve yaşına göre üstün yeteneklere sahip.Son vuruş konusunda da gayet maharetli.Mbokani ve De Sutter'in takımdan ayrılması ve şu an için kadroya en fazla 1 forvet takviyesi düşünülmesi de forma şansını arttırıyor.Üstüne düşülürse Belçika Jupiler Lig'de yeni bir "Bacca" izleyebiliriz.

Yeniden takıma dönecek olursak; sezonu Genk ile oynanan Süper Kupa maçıyla açtı Anderlecht. Fena da oynamadılar. Hatta beklediğimden iyilerdi diyebilirim. Çok genç ve dinamik bir kadroya sahipler şu an.Defans hattı zaten bozulmadı.Kalede ligin en iyi kalecisine ve Kaminski gibi çok iyi de bir yedeğe sahipler.Ortasahada kaytan bıyık Sacha Kljestan fazla ön plana çıkmasa da tam bir görev adamı konumunda.Ayrıca de Zeeuw de kadroya katıldı.Ama ikisi de benzer yapıda; daha çok defansif yönü ağır basan ve hücumsal yetenekleri kısıtlı adamlar.Orta sahanın hücumsal anlamda yükünü ise bu sene Dennis Praet çekecek gibi gözüküyor.Kulüp yönetimi ve Van der Brom tarafından yapılan açıklamalarda da ona bu sene büyük bir umut bağlandığı belli oluyor. 19 yaşındaki genç oyuncu 10 numaralı formayı da bu sene sırtına geçirmiş durumda. Yeni transfer Vico ile birlikte bu görevi çok iyi bir şekilde götüreceklerdir. Ama Biglia'dan doğan boşluğu dolduracak bir çift yönlü oyuncuya ihtiyaçları var hala.

Sol kanatta hem Achaempong hem de Matias Suarez gibi çok iyi iki alternatifleri var.Sağ kanat ise; bu sene Bruno'ya emanet edilecek gibi duruyor.O da Süper Kupa maçında çok iyi bir oyun ve bir golle bu beklentileri boşa çıkarmayacağını gösterdi.İleri uçta Armenteros, Cyriac ve yorumda da belirttiğim genç yetenek Oswal Álvarez gibi opsiyonlar olsa da bu oyuncuların hiçbiri net olarak şu an "Senede minimum 15 gol atar" diyebileceğimiz oyuncular değil. Yani bu oyuncularla yola çıkmak büyük bir kumar olacaktır Anderlecht için.Zaten forvete bir takviye de düşünülüyor.İyi bir bitirici alındığı takdirde Anderlecht yine şampiyonluğun en güçlü adayı olacaktır.

Lokeren'e değinelim isterseniz biraz da. Zulte'den sonra deplasmanın en başarılı takımıydı geçtiğimiz sezon Lokeren bugünkü rakibi Anderlecht ile birlikte.Bu sezon da bu çizgilerini devam ettirmelerini bekliyorum açıkçası.Ama şu da bir gerçek ki deplasmandaki başarılarına Mokulu'nun da katkısı fazlaydı.Hızıyla fark yaratan bir oyuncuydu.Ama alınan genç oyunculara da inancım tam bu sene.Bu sahada oynanan son 5 maçta da en az 3 gol izledi seyirciler.

Bu maçta da ben gollerden yanayım.Anderlecht hala bir golcü alamamış olsa da Lokeren'in de katkısıyla bu maç üste taşınacaktır diye düşünüyorum.

"Mechelen - Standard Liege"



Tercihim:  ms 2 (2,00) , 2,5 üst (1,65)
Kurguladığım Skor: "1-2, 1-3"

Mechelen 2013 / 2014 Gidenler-Gelenler:


Gelenler:


Claes (Lierse), Ihssen (WS Woluwé), Michalski (GKS Belchatow), Prodell (Atvidabergs), Mokulu (Lokeren)


Gidenler:


Henkens (Waasland-Beveren), Pedersen (Gent), Renard (Charleroi), Pandza (kontrat sona erdi)


Standard Liege 2013 / 2014 Gidenler- Gelenler:


Gelenler:


 Luzon (teknik direktör), Ronnie Stam (Wigan Athletic) ,Alpaslan Öztürk (Beerschot), Alessandro Iandoli (Ujpest), Gosha Zhukov (Beerschot), Beckx (St-Trond), De Camargo (Hoffenheim), Ben Haim (Queens Park Rangers)


Gidenler:


Rednic (teknik direktör--->CFR Cluj), Tavares (Vérone), Bjarnason (Pescara), Gershon (Waasland-Beveren), Henkinet (St-Trond), Verbeek (NAC Breda), Bonemme (Tubize), Zennaro (Fortuna Sittard), Mendez (St-Trond), Bulos (St-Trond)


Mechelen; Pedersen gibi çok önemli bir oyuncuyu kaybedip Mokulu gibi bir başka önemli oyuncuyu kadrosuna kattı Mechelen.Onun dışında da kadroda fazla bir değişiklik yaşanmadı.Pedersen çok önemli bir oyuncuydu takım adına.27 resmi maçta görev alıp 13 gol atmıştı geçtiğimiz sezon Pedersen.Şu da bana göre önemli bir istatistik ki: "Pedersen'in gol attığı 12 maçta sadece 1 kez mağlup oldu Mechelen" O mağlubiyet de Anderlecht karşısındaydı.Onun boşluğunu Mokulu ile doldurmaya çalıştılar.


Son 2 sezondur ligde 52 maça çıktı Mokulu Lokeren formasıyla.İstim üstünde ve yükselişte bir oyuncu.Hızlı ve hava toplarında etkiliydi.Her özelliği vasatın üstünde sayabileceğimiz, kreatif bir oyuncu.Mechelen'in yolunu tuttu bu transfer sezonunda.Bana göre transfer sezonunun önemli kayıplarından Lokeren adına.Mechelen için de büyük bir kazanç tabi. Yine de takıma uyum sağlayabilecek mi ve en az Pedersen'in verdiği kadar katkı verebilecek mi takıma bekleyip göreceğiz.


Gelelim benim bu seneki gizli şampiyonluk adayım Standard'a. Geçtiğimiz sezon Rednic'in takımın başına gelmesinden beri daha derli toplu bir görüntüye bürünüp iyi bir performans sergilemişti.Bu sene Cluj'e transfer oldu Rednic ve Standard da takımın başına İsrailli genç teknik adam Guy Luzon'u getirdi.Guy Luzon saha kenarında sürekli aktif olmasıyla ve hırsıyla ünlü bir teknik direktör.Hazırlık maçlarında bu sene daha ofansif bir Standard izleyeceğimizin sinyallerini verdi takım.Bol gollü maçlara imza atıp kalelerinde de gol gördüler hemen her maç.Defansa Ben Haim gibi önemli bir oyuncu takviyesi yaptılar.


Kalede geçen sene iyi maçlar çıkaran Kawashima güven veriyor.İstikrarsızlığı ve sakatlıklarıyla bıkkınlık getiren Sinan Bolat ile yollar ayrıldı.Avrupa Ligi'nde kafayla gol atıp tur attırmasıyla yarattığı kredi ancak buraya kadar taşıyabildi onu.Laurent Ciman ve Kanu gibi iyi sayılabilecek bir defans hattına sahipler.Van Damme ve Stam gibi de iki iyi beke sahip oldular son takviyeler sonrası.Opare de gelecek adına umut veren isimlerden.Mpoku ve Bulot gibi "supersonic" kanatlara sahipler.İleri uç ise; Belçika standartlarında "hayal ötesi" diyebileceğimiz tarzda bir hücum hattı.


İnanılmaz beğendiği iki forvetleri vardı zaten: "Imoh Ezekiel ve Michi Batshuayi"  Geçen sezon boyunca bu ikilinin Türk kulüplerinden birine transfer olması için çok uğraştım; yazdım çizdim.Hiç üşenmdeden defalarca mail attım kulüplere.Ama dikkate alan tek kulüp bile olmadı.O zaman değerleri çok daha düşük ve en fazla 1 milyon Euro'ya alınabilecek oyunculardı.Yakın zamanda Benteke gibi bir Avrupa kulübüne transfer olmalarını bekliyorum.İkisi de Standard Liege'de oynuyor ve 1993 doğumlular.Forvette ve kanat-forvet mevkisinde oynayabiliyorlar.Çok hızlılar; iyi bitiriciler.Bu muhteşem ikilinin yanına bir Hoffeinheim'a gidip tecrübe kazananan ve iyice olgunlaşan de Camargo'yu aldılar.Ayrıca Dudu Biton Apoel'deki sürgününden döndü.


Standard için bu sene sadece şöyle bir handikap olabilir.Alpaslan Öztürk'ü de alınca Buyens ile birlikte Vainqueur ve Alpaslan üçlüsünden ikisi ortasahada oynayacak gibi duruyor.Buyens dışındaki iki boyuncunun geçen sene şöyle bir ortak özelliği vardı.Alpaslan 2000 ve üzeri süre almış oyunculara bakıldığında dakika başına en çok kart yiyen oyuncuydu Belçika Ligi'nde. Vainqueur ise; Belçika disiplin sıralamasının en üst basamağındaydı.yani her an kart görme potansiyeli olan ve sert oynayan bir ikili olacak bu sene.Bu da bazı maçlarda eksik kalmalarına neden olabilir sezon içinde.En kötü ihtimalle erken sarı kart gören bir ortasaha ikilisi bir takımın isteyeceği en son şeylerden biridir.Ki; şu an için sezon boyunca ofansif bir oyun sergileyecek gibi duran bir takım için bu önemli dezavantajlar yaratabilir.Ama bunun dışında genç, çok dinamik, tabir-i caizse "taş gibi bir takım" oldu Standard.Bana göre de bu sene şampiyonluğu zorlayacaklardır.


Bu maçtaki kurguma gelince; ben Standard galibiyeti bekliyorum bu maçta.Ama gol yiyemezler de diyemem. Özellikle de rakip atakları kesme ve sert oyunuyla rakip hücumcuları yıldırma anlamında çok önemli bir oyuncu olan Vainqueur sakatken.O sebeple üste yakın bir maç olarak da görüyorum bu maçı.Bol gol izleyebiliriz bu maçta bana göre. Sonuç olarak bol gol izleyebileceğimiz maçta son 7 maçtır içeride dışarıda yendiği rakibini yine mağlup edecektir diye düşünüyorum Standard.

25 Temmuz 2013 Perşembe

DEBRECEN v STROMSGODSET

UEFA Avrupa Ligi 2. Ön Eleme Turu 2. Maçı

TERCİHLER: KGV (1,45)
Not: Adam Larsen Kwarasey oynamazsa MS1’e daha yakınım.

Norveç’te oynanan ve 2-2’lik beraberlikle biten ilk maç çoğu kişi için sürpriz bir sonuçtu. Ancak ligde sürdürdüğü liderliği kaptıran, son maçlarda (özellikle deplasmanlarda) kötü oyunlarla puanlar kaybeden ve sezon başı ritmini yavaş yavaş yitiren bir Stromsgodset’den bahsediyoruz. Bunun başlıca nedeni ise tabii ki sakatlıklar;

Takımın en önemli oyuncularından birisi olan kaptan Adam Larsen Kwarasey, son haftalarda antrenmana dahi çıkamıyor. Kalede güven veren ve 2 yıldır Gana Milli Takımı’nın da kalesini koruyan 26 yaşındaki eldiven kadroya alındı ancak durumu hala belirsiz. Şu ana kadar net bir bilgi bulamadığım için, ilk 11’lere göz atmak için son dakikalara kadar beklemeyi düşünüyorum. Bu nedenle taraf bahsi için maç saatini beklemek en doğrusu olacaktır. Forvet hattının etkili ismi Muhamed Keita ve takımın en önemli savunma elemanı Lars-Christopher Vilsvik de sakatlıkları nedeniyle kadroya alınmadı. Takımdaki genç oyuncular da Avrupa Gençler Şampiyonalarına katıldıkları için oldukça yorgun görünüyor. Tüm etkenlerin sonucu olarak Stromsgodset’de bir tükenmişlik hissi mevcut diyebiliriz. Bu nedenle onlardan yana tavır almaya çekinmek oldukça normal.


Bugünkü maçın oynanacağı stadyum Debrecen’in kendi sahası değil! Stromsgodset iç saha maçlarını suni çimde oynamaya alışkın olduğu için özellikle bu sahayı seçtikleri söyleniyor. Debrecen’in oynadığı kumar bakalım tutacak mı? Hep birlikte göreceğiz. Ancak sakat oyuncular, zemin şartları ve mevcut form durumunu tek potada erittiğimizde KGV seçiminin oldukça parlak göründüğünü fark ediyorum. Bu nedenle ilk tercihim KGV. Taraf bahsi için de Stromsgodset’in kalecisinden gelecek haberleri bekliyorum. Oynamazsa Debrecen tarafında olacağım.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

AKTOBE v HODD

UEFA Avrupa Ligi 2. Ön Eleme Turu 2. Maçı

TERCİHLER: H0 (3,50) veya 02Ç (2,55)

Geçtiğimiz yıl Norveç Kupası’nda gerçekleştirdiği olağanüstü başarı sayesinde kendini UEFA Avrupa Ligi’nde bulan Hodd, kendi ülkesinde 2. ligde mücadele etmesine rağmen Avrupa’daki tur şansını sonuna kadar sürdürme amacını güdüyor. Hodd’un geçen sezon yaptığı sürprizleri göz önüne alırsak, bu ihtimal çok da uzak görünmez. Yine de 2012’den 2013’e geçiş bölümünü kısaca özetmem gerek;

Norveç Kupası’nda çekmiş olduğu şanslı kuralar neticesinde çeyrek finallere çok da zorlanmadan gelen Hodd, bu aşamada Haugesund ile karşılaşmıştı. Tek maç üzerinden oynanan bu maç Haugesund’un sahasındaydı. Bu maçta 2-2’lik beraberliği kopartıp maçı penaltılara götürmeyi başaran Hodd, bu aşamada da başarıya ulaşıp yarı finale adını yazdırmıştı. Sonraki rakip Brann Bergen’di. İç sahada oynadıkları bu maçta da ilk yarıyı 1-0 geride tamamlandılar. Ancak Brann bu maça tam kadro çıkmasına rağmen 2. devre şaha kalkan bir Hodd izlemiştik. 2. yarıda atılan 3 gol ile alınmış 3-1’lik galibiyet de Hodd’a final kapısını açıyordu…

Finalin adı Hodd v Tromso olmuştu. 2013 senesinde ülkelerini UEFA Avrupa Ligi’nde temsil edecek bu iki takımın final oynaması da ayrı bir heyecan kaynağıydı. 2012 sezonunda 4. için kıyasıya kapıştığı Viking’i averaj farkıyla geride bırakan Tromso için sıradaki hedef Norveç Kupası’ydı. Ligin son haftasından sadece bir hafta sonra oynanan bu finalde de Hodd direnmeyi bildi. 1-1 biten maç yine penaltılara kaldı ve bu stresi bilen ve seven Hodd, kupaya uzanmayı başardı. 2012 Norveç Kupası serüvenindeki en ilginç nokta da buydu zaten. Nasıl mı? Şu maçlar ile özetleyeyim;

Final / Hodd v Tromso 1-1 (Penaltılarla Hodd kazandı)
Çeyrek Final / Haugesund v Hodd 2-2 (Penaltılarla Hodd kazandı)
3. Tur / Hodd v Sarpsborg 1-1 (Uzatmalarda 2-1 Hodd kazandı)

7 ayaklı Norveç Kupası’nda 3 maçını uzatma ve penaltılara götürüp kazanan Hodd, skor koruma cesaretini gelişmiş bir ekip olarak dikkat çekiyor. Maçın tıkandığı noktalarda “Ne de olsa penaltılarda da şansımız var” deyip, eşitliğin bozulmamasına yönelik hamleler yapabiliyor. UEFA Avrupa Ligi 2. Ön Eleme Turu 2. Maçı olan Aktobe deplasmanında da bu taktik işe yarayabilir;

İlk maçı 1-0 kazanan Hodd’un “uzatmalara kalmadan” elenmesi için en az 2 farklı mağlubiyetler alması gerekiyor. 2-1, 3-2 gibi mağlubiyetlerde tur atlayacak olan Hodd için kritik skor ise 1-0’lık mağlubiyet. Bu skor maçı uzatıyor ve Hodd uzatmaları çok seviyor!


2. lig takımı diye Hodd’u küçümsememek gerek. Bu takım Brann, Tromso ve Haugesund gibi Avrupa çapındaki takımları elemiş, yürekli bir takım. Yanlarına aldıkları skor avantajıyla da moralli olarak sahaya çıkacaklar. Aktobe için açılan 1.25’lik oran dikkat çekiyor ancak bu oran için riske girmeye değmez. Ben H0 ile 02Ç arasında bir yerde duruyorum. Kısacası “Aktobe 2 farklı kazanamaz” diye bir tahmin yürütüyorum. Maalesef bu 2 tercihi ülke şartlarında tek kupon altında birleştiremiyoruz. 2 kupon yapmak şart. Bu nedenle “Mutlaka 2 kupon yapın ve bu tercihleri ilave edin.” diyemem. Ancak birini seçmem gerekseydi bu yüksek oranıyla H0 olurdu.


Bakalım Hodd hayallerine dokunabilecek mi?

23 Temmuz 2013 Salı

MOLDE v SLIGO ROVERS

Şampiyonlar Ligi 2. Ön Eleme Turu 2. Maçı

TERCİHLER: MS1 (1,20) H1 (1,80) 2,5Ü (1,55)

Geçtiğimiz hafta oynanan ilk maçta Sligo Rovers’ı sahasına hapsedip istediği skoru elde eden bir Molde ile karşı karşıyayız. Bu nokta önemli çünkü “istediğini elde eden” kavramına bir süredir uzaktı Molde. Yavaş yavaş toparlanıyorlar. Bu sıkıntıların temeline kısaca değineyim;

2012’yi 2013’e bağlayan zaman dilimi içerisinde Davy Claude Angan, Pape Pate Diouf ve Vegard Forren gibi muhteşem bir üçlüyü kaybeden Molde, “süper yedek” olarak da tanınan Ole Gunnar Solskjær’in kazanma hırsından da mahrum kaldı. 2012 sezonu biter bitmez Premier Lig ekipleriyle görüşmeye başlayan ve 3 önemli teklif alan Solskjær, eşi ve çocuğunun Norveç’te kalmak istemesi nedeniyle Molde’deki görevine devam etmek zorunda kaldı. Bu istem dışı birliktelik sonrası hem teknik patron Solskjær, hem de takımın geri kalan büyük bir boşluğa düşmüş bulundu. 2013 sezonuna oldukça pasif giren Molde’nin toparlanması mayıs ayını buldu. Sezon başından bu yana kaleci tercihi konusunda tereddütler yaşayan Solskjær, genç eldiven Nyland üzerinde yoğunlaşmaya karar verdi. Bu sezon başında 2. Lig (Adeccoligaen) ekibi Hodd’dan transfer edilen Nyland, karamsar geçen ilk 2-3 ayın ardından formayı kapmasını bildi. Bu karar, Molde için bir başlangıcı simgeliyordu…

Savunma hattının en çok göze çarpan ismi hiç şüphesiz Fin Toivio. Güçlü fiziği ve olağanüstü hava hakimiyeti ile Molde taraftarında doğabilecek Forren boşluğunu da doldurmuş oldu. Ama işin en güzel kısmı 11 Temmuz 2013’de gerçekleşti;

Ocak 2013’de 3,5 M € karşılığında Soton’a satılan “kült” savunmacı Forren, Temmuz ayında 2 M € bedelle geri alındı! Onsuz geçen 6 ay oldukça zorlu geçse de, bu dönem içinde kazanılan 1,5 M € kayıtlara “müthiş bir transfer başarısı” olarak geçti. Artık Forren – Toivoi ikilisini izleyebilir, Molde’den çok daha fazla keyif alabiliriz…

Molde’nin sezon analizi gibi bir yorum yazmam sizlere enteresan gelebilir ancak moral seviyesinin yükselmesi ile ilgili cümleler kurmadan edemezdim. Daha fazla uzatmak istemediğim için Mats Moller Dæhli’den bahsetmeyeceğim bile! Mutlaka duymuşsunuzdur ancak tanımayanlar için Sligo maçına müteakip ilk lig maçında ondan da bahsedeceğim.

Moral seviyesi yükselen ve en önemlisi “Forren – Toivoi” tandemine kavuşan Molde’nin karşısında durabilmek gerçekten çok zor. En azından şu an için. Geçtiğimiz sezonlarda Davy Claude Angan ve Pape Pate Diouf’un gölgesinde 3 ofansif oyuncu vardı;

Norveç liginin en kaliteli second strikerlarından birisi olan Jo Inge Berget, çok yönlü santrafor Daniel Chima Chukwu ve sağ kanadın tecrübeli ismi Mattias Moström.


Bu üçlü de performanslarını artırmaya başladı. Bu üçlünün yapacağı üçgenler ile Molde’nin en az 3 gol atması oldukça olası görünüyor. Forren – Toivoi ikilisi ise ilk maçta olduğu gibi kalelerini gole kapayabilir. Sligo’ya da gol gerektiği için çok net bir şekilde “Molde gol yemez” diyemiyorum. Ancak 1 golden fazla yemeleri beni çok ama çok şaşırtır.

Molde’nin en az 3 gol atıp, 1’den fazla gol yemeden kazanacağı kanaatindeyim. Chukwu’dan gol, Moström ve Berget’den de etkili paslar bekliyorum. Toivoi de sürpriz golcü olarak ön plana çıkabilir. 

21 Temmuz 2013 Pazar

40'a 5 Kala; Kevin Phillips


Futbola bek olarak başlamasına rağmen “golcü” kimliğiyle Premier Lig tarihine damga vurmuş, 2000’li yılların ilk zamanlarında İngiltere ve Avrupa futbolunda toplanabilecek “gol ödüllerinin” neredeyse tamamını toplamış, formasını giydiği 9 İngiliz takımında da saygıyla karşılanmış bir kariyerden bahsedesim geldi. “Neden?” diye soracak olursanız cevabı basit;

Dün atmış olduğu tarihi bir imza vasıtasıyla…
25 Temmuz’da 40. doğumgününü kutlayacak olan “Superkev”, bu partiden sadece 5 gün önce Crystal Palace ile sözleşme imzaladı. 2012/13 sezonunda da Palace forması giyen ve 16 maçta attığı 7 golle hala “Superkev” olduğunu ıspatlayan Phillips’in artık tek hedefi var;

Premier Lig’de 100 gol barajına ulaşabilmek!

Hali hazırda 92 Premier Lig golü bulunan Phillips, 8 gol daha atması halinde büyük bir başarıya daha imza atmış olacak. Ancak Premier Lig’de forma giydiği son 3 sezonda 56 maça çıkıp sadece 9 gol atabilen Phillips’in 100 gole ulaşabilmesi de hiç kolay görünmüyor.  Bu başarıya ulaşabilmesi için de pivot santraforlarla oynaması gerekiyor. Kariyeri boyunca elde ettiği başarıların büyük bölümünü “çift forvet” sistemine borçlu olan Phillips’in, bu sezon öyle bir ihtimali de olmayacak gibi görünüyor. Belki Murray ile bu ortaklığı kurabilir, bilemiyorum…


Bek olarak görev yaptığı Soton altyapısından A takıma çıkmayı beklerken zamanın teknik direktörü Ian Branfoot tarafından takımdan uzaklaştıralan Phillips (Branfoot’un 5 sene sonra teknik direktörlüğü bıraktığını da belirteyim), aradan 12 sene geçtikten sonra bu kez forvet olarak Soton’a geri dönmüştü. Hem de bonservis ücreti ödenerek! İngiltere ve Soton tarihinin vasat teknik adamlarından birisi olan Ian Branfoot olmasa, muhtemelen Soton forması altında uzun bir kariyer yaşardı, ama olmadı…

Premier Lig’deki ilk yılı olan 1999/00 sezonunda Sunderland formasıyla çıktığı 36 maçta attığı 30 golle Avrupa’nın başını döndüren Phillips, bakalım son durağına neler yapacak? Merakla bekliyorum.

19 Temmuz 2013 Cuma

2013 / 14 LIVERPOOL



Liverpool’un Premier Lig kurulduğundan beri şampiyonluğu bulunmuyor ve taraftarlar artık bir şampiyonluğun zamanının geldiğini düşünüyor. Geçen sene ligi 7. Sırada bitirmişlerdi ancak özellikle sezonun 2. Yarısında oynadıkları futbol , bana fazlasıyla ümit verdi. Takımın başında  ilk sezonunda İngilterede çok başarılı kabul edilmese de Brendon Rodgers’ın Liverpool için çok uygun bir menejer olduğunu ve iyi işler yapacağını düşünüyorum.

Swansea şu anda Premier Ligin en göze hoş gelen futbollarından birini oynuyor , ve herkes tarafından takdir edilen bir takımsa bunda en büyük pay kesinlikle Brendon Rodgers’ındır. Barca’nın pas futbolunu uyguladuğı için ‘’Swanselona’ lakabı bile takılmıştı hatta Rodgers’ın eski takımı . Şimdi aynı sistemi Liverpool’da da uygulamaya koydu Rodgers ancak özellikle sezonun ilk devresi hem kadronun çok geniş olmaması ,hemde diğer rakiplerine oranla çok iyi olmayan kadrosu üst sıraları zorlamasına engel oldu Liverpool’un. Ancak 2. Devrede sisteminde oturmasıyla , tam bir pas ve hücum takımı haline geldi Liverpool.  Performansları her geçen gün artarak ilerledi ve hücum varyasyonları ligin en göze hoş gelen futbollarından birini oynamalarını sağladı. Bu sene artık Avrupa Arenasında yer almak istiyorlar , aksi bir durumunda bir sürpriz olacağın kanısındayım.

ARTILARI : 

1 - )  Geçen sene Manu ile birlikte ligin en kaliteli ve etkili hücum varyasyonları kesinlikle Liverpooldaydı. Coutinho ve Sturridge’nin de takıma 2. Devre katılıp , gerekli katkıyı yapmasıyla hücumda durdurulması güç bir takım halini aldı Liverpool. Topu rakibe vermeyen ve sürekli kısa paslarla tempo yapmaya dayalı bu sistemin artık oturduğunu da düşününce bu sene Liverpool’un en büyük avantajı hücum gücü olacaktır.Geçen sene ligin ilk 5 haftasına sadece 4 gol sığdırabilen Liverpool , son 12 haftaya ise tam 27 gol sığdırdı. Bu da oturan sistemlerinin en büyük göstergelerinden birisi olarak göze çarpıyor.

2 - )  Geçen seneyi sakatlıklar yüzünden iyi geçiremeyen Lucas artık tamamen iyileşti ve bu sene orta sahada Gerrard’ın partneri olarak yerini alacaktır. Oyunu iki yönlü oynayabilen ve top kesme konusunda da oldukça başarılı olan Lucas , bu sene belki de Liverpool’un en iyi transferi olarak görülebilir. İlk topları savunmadan alıp dağıtması bu sene ondan beklenecektir ve defansif yetenekleri de partneri Gerrard’ın hücuma daha fazla destek vermesini sağlayacaktır. Pas sistemine de oldukça uygun olması onu bu takım için oldukça önemli bir oyuncu haline getiriyor. Sağlam bir Lucas , bu sene takımın en önemli parçalarından biri olmaya en büyük aday gibi gözüküyor.

3- ) Yıllardır kalesini Reina’ya emanet eden ve yediği akıl almaz gollerle saç baş yolduran İspanyol eldiven yeni sezonda mantık dışı goller yemeye büyük ihtimalle devam edemeyecek. Sunderland’den transfer edilen Simon Mignolet genç ve oldukça kaliteli bir kaleci , yıllar sonra Liverpool kalesi artık emin ellerde diyebilirim.

EKSİLERİ : 

1 - ) Geçen sene takımın en golcü oyuncusu olsa da Suarez’in hem saha dışı hem de saha içinde oldukça problemli bir oyuncu olduğunu bilmeyen yoktur. Evra’ya karşı ırkçı söylemi , Ivanovic’in kolunu ısırması ve maçlarda sık sık kendini yere atması sebebiyle Liverpool’a yakışıp yakışmadığı tartışılır. Ayrıca pas vermeyi sevmeyen bencil yapısı da Rodgers’ın pas sistemiyle tamamen zıt. Buna karşılık muhteşem yetenekleri var ve oyunu her an değiştirebilecek bu süperstarı yollamakta kolay bir durum değil. Kendisi de takımdan ayrılmak istiyor ancak şimdilik Liverpool’da kalacak gibi gözüküyor. Atsan atılmaz , satsan satılmaz bir durumda  bulunan Suarez , iyi olduğu maçlarda takımına mutlaka puanlar kazandıracaktır ancak 2 ucu riskli değnek olduğunu da unutmamak gerek.Sezon ortasında tekrar gitmek istiyorum diye tutturursa ufak çapta bir krize yol açabilir. Cezasından ötürü ligin ilk 6 haftasını kaçıracağını da hatırlatırım..

2- ) Carragher’in futbolu bırakması ve Kolo Toure’nin transferi ardından Liverpool ‘da stoper rotasyonu  yeni sezonda Toure – Agger – Skrtel olarak şekillencektir. Ancak hem Skrtel hemde Toure kişisel hata yapmaya oldukça müsaitler ve güven vermedikleri de bir gerçek. Agger’de çok iyi bir stoper olsa da Premier Lig standartlarında biraz güçsüz kaldığını düşünüyorum.  Takım olarak zayıf halkaları savunmaları ve sistem de bu kadar ofansifken , Liverpool savunması bu sene hayli zor anlar yaşayacaktır.

GELENLER :

1-      )  Iago Aspas ; Geçen sene Celta Vigo’da 12 gol 7 asistlik performansla tüm dikkatleri üstüne çekmişti. Forvet pozisyonunda oynayan 25 yaşındaki Aspas için Liverpool C.Vigo’ya 8.5 Milyon Euro bonservis bedeli ödeyecek. Kumaşı kaliteli ve potansiyeli olan bir oyuncusu olsa yaklaşık 10 milyon euroya daha kaliteli isimlerde alınabilirmiydi acaba sorusu benim aklıma gelmedi değil açıkçası.


2 - )  Simon Mignolet : Sunderland’den 10 milyon Euro karşılığında kadroya katılan eldiven bir kaleci için genç sayılabilecek olan 25 yaşında. Geçen sene Sunderland’de çok iyi bir performans sergilemişti ve kesinlikle çok çok iyi bir transfer bana göre. Liverpool sonunda Reina’dan kurtuldu ve Liverpool Mignolet’i alarak sezonun en iyi transferini gerçekleştirdi .


3 - )  Luis Alberto:  8 milyon Euro karşılığında Liverpool kadrosuna katılan 20 yaşındaki genç  oyuncu  Liverpool’un özellikle ileride çok şeyler beklediği bir yetenek  .Hem forvet hemde sol kanatta oynayabilen Alberto , ilk 11’e giremese de rotasyonda mutlaka yer bulacaktır , takıma bir katkısı olacağına inanıyorum.


4- )  Kolo Toure : M.City ile sözleşmesi biten 32 yaşındaki K.Toure’nin yeni adresi Liverpool oldu. Geçen sene fazla forma şansı bulamayan Fildişili oyuncu , Liverpool’a ne kadar katkı sağlar açıkçası şüphelerim var. Hızı ve çevikliği yeterli seviyede olmayan , son 1 seneyide nerdeyse tamamen yedek kulübesinde geçiren 32 yaşındaki Toure benim şüpheyle yaklaştığım bir isim.

GİDENLER :


1-      ) Suso : Takıma geçen sene katılan 19 yaşındaki Suso , ilk senesinde fazla verimli olamamıştı ve hemen hemen hiçbir katkısı olmamıştı takıma. Sene başında Almeria takımına kiralandı. Suso’Yu Liverpool’Un fazla arayacağını sanmıyorum.

2-      )  Jonjo Shelvey : Geçen sene kenardan gelerek birçok maçta oyuna dahil olan orta saha oyuncusu vasatın üstünde bir performans sergilemişti. Ne çok büyük bir kayıp ne de yeri dolmayacak bir oyuncu kategorisinde bence.  Önümüzdeki sene Swansea ‘de forma giyecek , bu transfer için Liverpool kasasına 6 milyon Euro girdi.

3-       )  J. Carragher : Liverpool taraftarlarının her zaman ayrı bir yere koyduğu efsane kaptan aktif futbol hayatına aşık olduğu Liverpool forması altında son noktayı koydu. Geçen sene yaşınında etkisiyle çok iyi performans sergiledi diyemiyorum ama tecrübe ve liderlik anlamında yokluğu aranabilir.


Belki kadro genişliği diğer büyük kulüpler kadar derin değil ancak Rodgers’in oturan sistemi ve başarıya aç Liverpool kulübü yeni sezonda benim iyi şeyler beklediğim kulüplerden birisi. Zaten en iyi işleyen bölgleri hücum hattıydı ve oraya yapılan transferlerle rotasyonu da sağlama alıp kadro kalitesini arttırdılar. Suarez’de kendini takımına verir ve sadece futbola odaklanırsa oldukça golcü bir Liverpool görebiliriz. Lucas’ın  da takıma formda bir şekilde monte olması çok çok büyük avantaj olur onlar adına. Ancak stoper bölgesinde bir sıkıntıları olduğunu düşünüyorum ve yeni sezonda bu konu başlarını ağrıtabilir.Her ne kadar Mignolet gibi bir kaleciyi alsalarda tek başına savunmanın açığını ne kadar kapatır orası da soru işareti. Tıkır tıkır işleyen hücum hattına rağmen aksak savunmaları olması bahisseverler için bulunmaz bir nimet aslında.Bu sebeple Liverpool maçlarında ‘’Üst’’ bahislerinin uzun vadede mantıklı olacağını düşünüyorum. Yeni sezonda Liverpool’dan bol bol üst , 3.5 üst ve 7+’ lı maçlar bekliyorum. Manu ve Sotonla birlikte yeni sezonda gol konusunda en güvendiğim 3 takımdan birisi olan Liverpool’un ayrıca ligde en azından ilk 4’ü de zorlamasını bekliyorum.