Herkese iyi Pazarlar...Artık Dünya Kupası'nda sona yaklaşmaya başladık. Liglerin çoğu tatildeyken ve yorum yazacak maç sayısı da pek yokken boşluktan istifade az biraz klavyeden birşeyler akıtmak istedim. Bahis anlamında pek bir argüman barındırmayacak bu yazı. Daha çok keyiflik; kah iftara kadar vakit geçirecek; kah iftar sonrası çaya eşlik edecek bir yazı olacak. İlk durak olarak Galatasaray'ın teknik direktörü Prandelli'den başlayıp; "Prandelli'ye alternatif kim olabilirdi?" hususuna değindikten sonra Dünya Kupası'nda çok fazla dillere pelesenk olmasa da gözüme çarpan ve cüzi maliyetlerle transfer edilebilecek oyunculardan bir "hayali takım" kurup yazıya son vereceğiz.
Prandelli ile girişgahı yapalım. 2012 Avrupa Şampiyonası'nda takip edenler bilirler. Bolca birşey karalamıştım onla ilgili. Benim sevdiğim tarzda teknik direktörlerden biri Prandelli. Çok eleştirilse de Galatasaray için en doğru seçimlerden biri. Tek eleştirebileceğim konu ise; alacağı maaş. Ona en son değineceğim. Şimdilik bu konuyu es geçelim. Hayat hikayesi de dillere destan Prandelli'nin. Çoğu kişi okumuştur zaten. Gazetelerde; spor sitelerinde bolca dönüyor son günlerde onun hayatıyla ilgili yazılar. Senelerce İtalya'da büyük takım çalıştırma hayaliyle yanıp tutuşan Prandelli tam Roma ile bu hayaline kavuşmuşken tek maça bile çıkamadan karısının kanser olduğunu öğrenince sözleşmeyi düşünmeden yırtıp atan bir teknik direktör. Euro 2012'yi de kazanırlarsa kupayı eşinin mezarına götüreceğini ve zaferi ona adayacağını açıklamıştı. Sırf bu sebep bile turnuva boyu İtalya'yı desteklememe neden olmuştu.
Türk insanı profiline uygun bir isim Prandelli. Etik değerlere, karaktere çok önem veriyor. De Rossi’nin Roma’da yaptığı çirkin hareketlerden dolayı onu milli takıma almamıştı. "Madem öyle Balotelli neden milli takımda?" diyenler çıkacaktır. Ama Balotelli'nin özünde ne kadar temiz kalpli biri olduğu ile ilgili geçenlerde birkaç satır karalamıştım. Biraz da oyun stiline değinelim. Senelerce alışılmış savunma futbolunu çöpe atıp; zevk veren bir milli takım yarattı İtalya'da. Hem 3'lü hem 4'lü savunmalı dizilişe sahaya çıkabilen; maç içinde birden çok taktikle oynayan ve esnek bir oyun yapısına sahip biri Prandelli. Çift forvetli sistemi de bolca kullanan bir isim. Tek handikapı "winner" bir hoca olmaması. Şu ana dek hiç kupa kazanamadı kariyerinde. Galatasaray'da bir ilki başarmak istiyor. Özetle; Galatasaray için iyi bir seçim olacaktır.
Ama...Koca bir de "Ama" var. Borcu çok yüksek olan ve finansal fair-play konusunda oldukça sıkıntı çekmesi muhtemel olan Galatasaray'ın Prandelli için vereceği maaş yazılanlar doğruysa fahiş rakamlar. Senelik 4,5 milyon Euro garanti maaş, lig şampiyonluğuna artı 500bin Euro ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynanması halinde bir 500bin Euro daha...UEFA'nın gelirlerine el koyması gündemde olan bir takım için çok ciddi rakamlar bunlar. Artık takımlarımız gözünü açmalı ve Beşiktaş'ın yolunu açtığı "az bütçeli transfer" yoluna girmeli diye düşünüyorum. Tabi bunun yanında altyapıya da önem verilmeli.
Peki Prandelli yerine kim başa getirilebilirdi? Benim adayım yine Dünya Kupası'nda bir teknik direktör: "Fernando Santos". Yunanistan milli takımından 630,000 Euro alıyordu sadece Santos. Maksimum 1-1,5 milyon Euro'ya anlaşılabilecek bir isim. Bana göre de oyun zekası ve maçı çevirme yeteneği oldukça yüksek bir antrenör. Yunanistan'ı kısıtlı kadrosuna rağmen hem 2012 Avrupa Şampiyonası'na hem de bu Dünya Kupası'na taşıyıp gruptan çıkarmayı başardı. Birçok karşılaşmada oyun içi hamleleri sonrası maçı çevirdi. Her zaman B planı olan teknik direktörlerden biri. Özellikle 2012 Avrupa Şampiyonası'nda evsahibi Polonya karşısında 1-0 gerideyken yaptığı hamleleri ve berbat oynayan takımı yaptığı hamlelerle şaha kaldırışını hala unutamıyorum. Son senelerde gördüğüm en iyi antrenörlük performanslarından biriydi benim için. Enteresan da bir insan. Futbol oynarken birden karar değiştirip elektik mühendisi olmayı kafasına koyan; 10 sene elektrik mühendisliği yapıp sonra tekrar teknik direktör olarak futbola dönen bir isim Santos. Türkiye'de görmeyi çok istediğim bir teknik direktör. Umarım bir gün Türkiye'de görebiliriz kendisini.
Gelelim Dünya Kupası'nda gözüme batan ve az maliyetlerle transfer edilebilecek futbolculardan oluşan 11'ime. Bu 11'de kaleye Ochoa'yı koymamak ayıp olur sanırım. Özellikle Brezilya maçında Neymar'ın kafasında yaptığı kurtarış turnuvanın en güzel kurtarışıydı bana göre. Yaptığı kurtarışlarla takımının çok az gol yemesini sağladı. Şu an bonservisi de elinde. 1 numara Ochoa'ya emanet. Sağ bek tercihim ise; Yedlin. Seattle'ın 20 yaşındaki genç yeteneği bu yaşta Seattle'ın değişilmezi olmayı başardı. MLS'i takip ettiğim için benim ordan tanıdığım bir isimdi. Ama çoğu kişi bu turnuvada tanımıştır kendisini. Dünya Kupası'nda sonradan oyuna girip çok etkili performanslar ortaya koydu. Özellikle Belçika maçında yaptığı bindirmelerin sayısını sayamadım bile. Örneğin; sağ bek sorunu olan takımlardan Galatasaray ve Beşiktaş için ilaç olacak isimlerden biri. Stoperdeki tercihlerim ise; Rafael Marquez ve Giancarlo Gonzalez olacak. Marquez Meksika adına harika bir turnuva geçirdi. Hem geriden oyun kurma hem de defansı yönetme adına harika işler çıkardı 35 yaşındaki emektar kaptan. Giancarlo Gonzalez ise; MLS'te Columbus forması giyiyor ve şu an piyasa değeri sadece 600bin Euro! Turnuvada defansif anlamda sağlam bir performans sergileyen Kosta Rika savunmasının en önemli siimlerindendi. Birkaç milyon Euro'ya transfer edilip defansı emanet edecek cinsten bir oyuncu. Sol bek adayım ise; Fildişi Sahilleri'nden Aurier. Normalde turnuva boyu sağ bek oynadı Aurier. Ama sol bekte ve ortasahada da oynayabilen bir isim. Yedlin'in sağ bekte olması nedeniyle kendisine sol bekte yer verdim. Fildişi Sahilleri gruptan çıkamasa da o turnuva boyu yaptığı bindirmeler ve yaptığı 2 asistle göz dolduran isimlerden biriydi.
Ortasahaya geçecek olursak; ortasahadaki ikilim Meksika'dan Herrera ve Şili'den Aranguiz. Herrera geçtiğimiz sezon 8 milyon Euro'ya transfer edilmişti Porto tarafından. Oyunun iki yönünü de harika oynayabilen bir isim. Hem çok iyi top kesiyor; hem de bileklerine çok hakim. İleride adından çok söz ettirir diye düşünüyorum. Aranguiz ise; önlibero oynamasına rağmen hücumda da etkili isimlerden. Özellikle İspanya maçında harika oynamış ve 1 gol 1 asistle maçı tamamlamıştı. Bonservisi U.de Chile takımında olan Aranguiz de birkaç milyon Euro'ya transfer edilebilecek isimlerden.
Bu ikilinin önünde de hücumsal anlamda takımı sırtlayacak 3 ismimiz; Gana'dan Atsu ve Kosta Rika'dan Bryan Ruiz- Joel Campell ikilisi olacak. Gana grup aşamasında elense de turnuvada iz bırakan takımlardan oldu bana göre. Özellikle Almanya maçında harika bir performans sergilemişlerdi. Atsu da takımın turnuvada göze en çok batan isimlerindendi. Daha 22 yaşında Atsu. Bonservisi Chelsea'de ve geçen seneyi kiralık olarak Vitesse'de geçirdi. Mourinho'nun genç oyunculara şans vermeyi pek sevmediğini düşündüğümüzde orada kalması pek mümkün değil gibi gözüküyor. En azından birkaç sene rahatlıkla kiralanabilecek bir oyuncu. Çok hızlı ve kolay adam geçebilen bir isim. Üçlünün ortasında oynayacak isim ise; Bryan Ruiz. Turnuvada herkes 0 puan almalarını beklerken tarih yazan Kosta Rika'nın 10 numarası turnuva boyu ağırlıklı olarak kanatta oynasa da hep ortaya kayıp atakları yöneten isimlerden oldu. Fulham'da geçtiğimiz sezon aradığını bulamayan Ruiz PSV'ye kiralanmış ve orada yeniden kendini bulmuştu. Diğer kanat forvetimiz Joel Campell ise; 22 yaşını daha yeni dolduran bir isim. Bonservisi Arsenal'da olan Campbell geçtiğimiz sezonu Olympiakos'ta kiralık olarak tamamlamış ve 8 gol & 12 asistlik harika bir sezon geçirmişti.
İleri uçtaki tek forvetimiz ise; turnuvanın takdiri hak eden takımlarından Cezayir'in santraforu Islam Slimani. 26 yaşındaki forvet geçtiğimiz sezon sadece 300bin Euro'ya Sporting tarafından transfer edilmişti. Çok fazla süre alamasa da sezonu 8 gol 4 asistle tamamladı. 140 dakikada / 1 gol ortalaması tutturarak önemli de bir istatistik yakaladı. Turnuva boyunca yırtıcı bir "pivot santrafor" görüntüsü çizen Slimani; neredeyse Almanya'yı eleyecek olan Cezayir'in turnuvadaki en etkili isimlerinden oldu. Trabzonspor'un yeni teknik direktörü olması beklenen Vahid Halilodzic yanında onu da Trabzon'a getirir mi bilinmez. Ama eğer gelirse seneye ondan iyi bir santrafor performansı izleyebiliriz. Tüm oyuncuları tanıttığımıza göre kadromuzu da artık oluşturalım.
Ochoa
Yedlin Marquez Gonzalez Aurier
Herrera Aranguiz
Cristian Atsu Bryan Ruiz Joel Campbell
Slimani
Son zamanlarda özellikle Amerika'da sıfırdan takım kurmak moda durumda. David Villa'nın transfer olduğu New York City örneğin. Şu an takımın sözleşmeli tek oyuncusu David Villa. Üstüne komple bir takım kurulacak. Bunun gibi birçok farklı örnek de mevcut. Bir takım alıp sıfırdan kuracak olsak bu oyuncuların oluşturduğu bir kadro iş yapar mı? Bir Bale için ödenen bonservisin yarısına kurulabilecek şu kadroyla şampiyonluğa yürür müyüz? Ne dersiniz? :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder