28 Temmuz 2013 Pazar
"Anderlecht - Lokeren"
Tercihim---> 2,5 üst (1,40)
Lokeren 2013 / 2014 Gidenler-Gelenler:
Gelenler:
// Djordje Despotovic //
Pozisyon: Santrafor
Yaş: 21
Sırbistan takımlarından Spartak Zlatibor Voda Subotica'dan takıma katıldı Despotovic. Geçtiğimiz sezon patlama yapıp 27 maçta 12 gol 5 asistlik bir katkı vermişti takımına. İzlediğim videolarda gözlemlediğim kadarıyla tek vuruşu seven, verkaçlarda başarılı ve hava toplarında etkili bir oyuncu izlenimi yarattı bende.Tarzını da beğendim açıkçası.Yararlı olacaktır bana göre.
// Hans Vanaken //
Pozisyon: Ofansif orta saha, Geriye dönük forvet
Yaş: 20
Belçika alt lig takımlarından Lommel United'ta 2 senedir düzenli olarak forma giyiyor Vanaken. Bu 2 sezonda da ofansif ortasaha oyuncusu olmasına rağmen 10 gol ve üzerine çıkıp önemli bir istatistiktik tutturdu. Psv altyapısından yetişmiş bir oyuncu.Daha 13-14 yaşlarında kendisinden "büyük yetenek" diye bahsediliyordu.Ama nedense Psv'de tutunamadı ve Lommel United'ın yolunu tuttu.Burada da çok iyi bir gelişme kaydedip Lokeren'e sıçrama yaptı..Benim Lokeren'de de önemli işler başaracağına dair umudum çok fazla. Bu sene Maric'in ayrılığından sonra bu bölgede oluşan boşluğa ilaç gibi gelecektir.
// Denis Odoi //
Pozisyon: Sağ bek
Yaş: 25
Yukarıda da yazdığım gibi 2011'de 1,5 milyon Euro bonservis bedeli ödenerek alınmıştı Odoi.Beklenti büyüktü.Ama beklenen patlamayı gerçekleştiremedi.Geçen sene normal sezon ve play-off'larda 14 maça çıkmış 845 dakika süre almıştı.Sezon boyu Gillet'nin yedeği olarak bekledi ve onda sakatlık-ceza gibi durumlar olmadığı sürece oynayamadı.Rotasyon anlamında fena değildi. Anderlecht için çok da önemli bir kayıp sayılmaz.Ama Lokeren de iş yapacaktır.
// Jordan Remacle //
Pozisyon: Sağ kanat
Yaş: 26
Ülkemizde bir tabir vardır.Her sene takım takım gezen ve bir yerde tutunamayan adamlara "gezgin futbolcu" denir.Remacle da Belçika'nın gezginlerinden.Son 4 sezondaki 4.takımına imza attı Remacle.2011 / 2012 sezonunda müthiş bir performans sergileyip 15 gol atmış 7 de asist yapmıştı.Ama son iki sezon büyük bir form düşüklüğü yaşayıp bu performansın yanına bile yaklaşamadı.Bu sene kariyerini yeniden canlandırmak ve Leuven günlerine geri dönmek istiyor.Basına yaptığı açıklamalar bu yönde.Ama onun hakkında konuşmak için henüz erken olduğunu düşünüyorum.Umarım eski günlerine döner ve bize de bu sene göz ziyafeti çektirir.
// Davino Verhulst //
Pozisyon: Kaleci
Yaş: 26
2. lig takımlarından Sint-Truidense'den transfer edildi.Muhtemelen iyi bir alternatif olması için transfer edildi kaleye.Bu yüzden fazla üstünde durmuyorum.
Gidenler:
// Benjamin Mokulu Tembe //
Pozisyon: Santrafor
Yaş: 23
Son 2 sezondur ligde 52 maça çıktı Mokulu Lokeren formasıyla.İstim üstünde ve yükselişte bir oyuncuydu.Hızlı ve hava toplarında etkiliydi.Her özellikten vasatın üstünde sayabileceğimiz, kreatif bir oyuncuydu.Mechelen'in yolunu tuttu.Bana göre transfer sezonunun önemli kayıplarından.
// Milos Maric //
Pozisyon: Oyun kurucu, forvet arkası
Yaş: 31
Milos Maric benim çok beğendiğim adamlardandı.Onu anlatmak için en uygun kelime "kilit açıcı" olur sanırım.Şöyle bir adamdı Maric.Oyuna genelde sonradan girer ve kilit açardı. Gözünüze canlanması adına şu benzetmeyi yapabilirim: Stil olarak Yusuf Şimşek gibiydi.90 dakika oynadığı maç sayısı çok azdı Yusuf'un.Ama aldığı sürelerin neredeyse hepsini efektif kullanırdı.Özellikle Mustafa Denizli çok doğru kullanırdı onu ve maksimum fayda sağlardı. Maric'in de Lokeren'de görevi buydu.Genelde sonradan oyuna girer kilit açardı.Tıkanmış maçları çevirme adına çok önemli bir adamdı bana göre.Lokeren için önemli bir kayıp Beveren için ise; çok önemli bir takviye.Yokluğu aranacaktır.
Bu oyuncular dışında Sepp De Roover, Paolo Grbac, Tiko, Hassan El Mouataz ve Ibrahima Gueyé takımdan ayrılan isimler.Ama gidişleri bir "Katrina Kasırgası" etkisi yaratmayacağı için detaylı inceleme gereği duymuyorum.
Anderlecht 2013 / 2014 Gidenler-Gelenler:
Gelenler:
Feda Vico:
Geldiği Kulüp: Cordoba
Mevki: Ofansif Ortasaha
Yaş:19
-Ligde 19 maça ilk 11 başladı; 14 kez sonradan oyuna girdi.Toplamda 33 maçta forma giydi.Bu 33 maçta 6 gol, 5 asist yaptı. (toplam 1877 dakika) (313 dakikada bir gol)
-Kupada 4 maça ilk 11 başladı, 2 kez sonradan oyuna girdi.Toplamda 6 maçta forma giydi.Bu 6 maçta 2 asist yaptı.
İki ayağını da çok iyi kullanıyor.Özellikle sol ayağı çok etkili.Klas paslar atıyor; uzaktan iyi şut çekiyor ve kolay adam eksiltiyor.İspanya U-19 kadrosunda da yer alıyor.Bu sene özellikle ligde Huesca deplasmanında alınan 3-1'lik galibiyette attığı 2 gol, kupada da Real Sociedad'a karşı alınan 2-0'lık galibiyette yaptığı 2 asist ile ve bu maçlardaki performansıyla parlamıştı. Kupada Barca karşısında da oynayıp büyük bir deneyim kazanmıştı.Bu maçta Mashcerano'ya attığı müthiş çalımla da futbolunun yaşından çok daha olgun seviyelerde olduğunu kanıtlamıştı.
Bunun dışında geçen sene takımda kiralık oynayan Frank Acheampong ve Demy de Zeeuw'un bonservisi alındı bu sene.
Gidenler:
// Marcin Wasilewski //
Mevki: Stoper
Yaş: 33
Normal lig ve Play-off'larda toplam 22, Şampiyonlar Ligi Elemesi ve gruplarda da toplam 6, Belçika Kupası'nda da 4 maça çıktı geçen sene Wasilewski.Sezon boyu 2000 dakikanın üzerinde süre alıp çok iyi bir "rotasyon oyuncusu" olmuştu.Ne zaman görev verilse elinden geleni yaptı; yedek kaldığında da hiç sesini çıkarmadı.Ama bu sene yapılan gençlik operasyonunun kurbanı oldu.Kouyaté&Nuytinck ikilisinden biri cezalı yada sakat olduğunda hiç sırıtmadan oynayabilecek ve yedek kaldığında da hiç ses çıkarmayan bir oyuncu olması sebebiyle gönderilmemesi daha uygun olurdu.Bu açıdan önemli kayıplardan biri bana göre bu seneki.
// Denis Odoi //
Mevki: Sağ bek
Yaş: 25
2011'de 1,5 milyon Euro bonservis bedeli ödenerek alınmıştı Odoi.Beklenti büyüktü.Ama beklenen patlamayı gerçekleştiremedi.Geçen sene normal sezon ve play-off'larda 14 maça çıkmış 845 dakika süre almıştı.Sezon boyu Gillet'nin yedeği olarak bekledi ve onda sakatlık-ceza gibi durumlar olmadığı sürece oynayamadı.Rotasyon anlamında fena değildi. Ama çok da önemli bir kayıp sayılmaz.
// Behrang Safari //
Mevki: Sol bek
Yaş: 28
2011'de Basel'den alınmıştı.Ama o da yeteri kadar süre alamadığı için eski takımına dönmek istedi bu sene.Normal sezon ve play-offlarda toplam 20 maçta oynamış yaklaşık 1600 dakika da süre almıştı geçen sene ligde.İyi bir yedekti.Biraz da Jordan Lukaku'nun önünü açmak amacıyla gönderildi.
// Oleksandr Yakovenko //
Mevki: Sol kanat forvet
Yaş: 25
Ligde 24, Şampiyonlar Ligi'nde 9 ,kupada ise; 4 maçta forma giymişti geçen sene Yakovenko. Toplamda da 1450 dakika gibi bir süre almıştı.Ligde 7 gol, 1 asisti yapmıştı ve şöyle de iyi bir ortalama tutturmuştu: Ligde 114 dakika başına/ 1 gol...Evet belki "key player" statüsüne çıkamadı hiç Anderlecht'te Yakovenko.Ama görev aldığı tüm dakikaları çok efektif kullandı. Jovanovic ile değişmeli oynadılar sezon boyunca.Daha doğrusu genelde Jovanovic'in alternatifiydi.Onun kadar asist yapamadı belki ama gol konusunda önemli katkıda bulunmuştu. Şöyle de bir özelliği vardı Yakovenko'nun.Onun gol attığı hiçbir maçta yenilmedi geçtiğimiz sene Anderlecht ve sadece 1 maçta berabere kalıp diğer tüm maçları kazandı.Aslında bunun en önemli nedenlerinden biri skor avantajının yakalandığı maçlarda takımın vitesini arttırmak için sonradan Jovanovic'in yerine oyuna girmesiydi belki de.Attığı gollerin çoğunun dakika 75 ve sonrası atılması da bunu kanıtlar nitelikte.Ama yine de ciddiye alınması gereken bir istatistik.O da bu sene önemli bir kayıp olacaktır.
// Tom de Sutter //
Mevki: Pivot Santrafor
Yaş: 28
2009 yılından beri Anderlecht'teydi De Sutter.Tam anlamıyla da bir "can simidi" ydi Anderlecht için.4 sene boyunca hiç ilk opsiyonu olmadı Anderlecht'in.Önce Lukaku'nun sonra Mbokani'nin gerisinde kaldı ve bu oyuncuların arkasında yedek bekledi.Ama ne zaman oynasa etkili oldu ve iyi de bir gol ortalaması yakaladı her sene.Aslında en çok oynadığı sezon da geçen seneydi.Ligde 31, Şampiyonlar ligi'nde 6, kupada 5 maçta forma giydi.Ligde 12 gol atıp 152 dakika başına/ 1 gol, Şampiyonlar Ligi'nde de 3 gol atıp 75 dakika başına/ 1 gol ortalamaları tutturdu. Bunlar hak verirsiniz ki çok iyi ortalamalar.Hava toplarını indirme, topu rakip sahada saklayıp takımını rahatlatma ve takımın hücumda boy ortalamasını arttırma konusunda önemliydi de Sutter.Ama muhtemelen artık biraz daha kendini değerli hissetmek istedi ve Brugge'un yolunu tuttu o da.
// Milan Jovanovic //
Mevki: Sol kanat forvet, Santrafor
Yaş: 32
Birçok kişi için vasatı aşamayan bir oyuncudur.Ama benim çok beğendiğim oyunculardan Jovanovic. Özellikle kanat forvet mevkisinde bir oyuncuda olması gereken özelliklerin çoğu var Jovanovic'te. Hem asist yapma hem gol atma hem de oyun kurma yönünde çok önemli bir oyuncuydu Anderlecht'te de.Aynı zamanda ters kanattan açılan ortalarda içeri sarkıp forveti ikilime konusunda da oldukça başarılıydı.Tek eksiği belki hızıydı.Çok hızlı bir oyuncu değildi ama diğer tüm özellikler mevcuttu Jovanovic'te.Ligde 34, Şampiyonlar Ligi'nde 7, Belçika Kupası'nda 5 maçta forma giydi geçen sezon.Özellikle play-offlar öncesi normal sezonda 26 maçta 7 gol 13 asistlik muhteşem bir performans göstermiş ve ligin de asist kralı olmuştu.Şöyle de önemli bir özelliği vardı.Attığı bu 7 golün 5 tanesi 31-45 dakikaları arasında yani tam takım devreye berabere girecekken atılmış ve takımı ateşleyen gollerdi.Biraz da Achaempong'un önünü açmak için serbest bırakıldı sanırım Jovanovic.Ama kötü oldu ve beni de üzen bir ayrılık oldu bu.
// Dieumerci Mbokani //
Mevki: Santrafor
Yaş: 27
Bazı oyuncular vardır hiçbir konuda mükemmel değildir.Bakarsınız ve "Bu adam bu kadar golü nasıl atıyor yahu" deyip şaşırırsınız.İşte Mbokani de öyle bir oyuncu benim gözümde. 2011'de Monaco'dan alınmıştı Lukaku'nun boşluğunu doldurması için. Çok da doldurabileceğini düşünmüyordum açıkçası kendi adıma ilk geldiğinde. Ligde 27 maçta 19 gol, Şampiyonlar Ligi'nde 8 maçta 6 gol, Belçika Kupası'nda da 2 maçta 1 gol attı geçen sene.Özellikle normal sezonda 19 maçta 17 gol, 3 asist ve 99 dakika başına/ 1 gol gibi müthiş bir ortalama yakalayarak takımının şampiyonluğa ulaşmasında en büyük pay sahiplerinden biri oldu. Attığı bu 17 golün 9'unun takımının ilk golü olması da ne kadar önemli bir "kilit açıcı" olduğunu açıkça ortaya koydu.Belki hiçbir özelliği mükemmel değil ama her özelliği vasatın üstünde Mbokani'nin ve "komple forvet" tanımına harfiyen uyan bir oyuncu . 11 milyon Euro'ya Dinamo Kiev'in yolunu tuttu o da. Orada da gollerine kaldığı yerden devam ediyor.Eğer takıma "top class" bir santrafor takviyesi gelmezse onun yokluğunu çok arayacaktır Anderlecht bu sene.
// Lucas Biglia //
Mevki: Önlibero, Ortasaha
Yaş: 27
Ve kaptan Biglia...Senelerdir her transfer sezonunda Türk kulüplerine transfer edildi basınımız tarafından Biglia.Aslında gelseydi çok da güzel olurdu hem bizim hem de onun bankadaki maddi birikimi açısından.2006 yılında daha 20 yaşında gencecik bir delikanlıyken girmişti kulübün kapısından.O günden beri 292 maça çıktı Anderlecht forması ile ve kulübün simge isimlerinden biri oldu.Geçen sezon da ligde 36 maçta forma giyip 5 gol 9 asistlik bir performans sergilemişti.(ki; bir önlibero standartlarında çok çok iyi rakamlar bunlar).Attığı bu 5 golün 4 tanesinin de "kilit açan" yani takımının ilk golü olması da ayrı bir önem taşıyor.Hem rakip atakları kesme, hem geriden oyun kurma, hem oyunun sıkıştığı anlarda asist veya gol katkısı ile kilit açma, hem de duran topları efektif bir şekilde kullanma açısından çok önemli bir oyuncuydu Biglia.Oyunun iki tarafını da başarıyla oynayabilen ve çağdaş futbolun gerektirdiği önlibero özelliklerinin hepsini taşıyan bir oyuncu Biglia.7 milyon Euro'ya Lazio'nun yolunu tuttu.Belki de daha üst seviyelerde futbol oynamak için geç bile kalmıştı. Ne Jovanovic ne de Mbokani bu senenin en büyük kaybı o olacaktır.
Bu oyuncular dışında Dalibor Veselinovic, Roland Juhász, Ziguy Badibanga, Pablo Chavarría, Jordan Garcia-Calvete, Jonathan Vervoort, René Sterckx gibi birçok oyuncu da takımdan ayrıldı.Ama zaten geçen sene takımda çok da yer bulan isimler olmadıkları için ayrıntılı yazma gereği duymadım.Şimdilik tek takviye var takıma.Ama geçen seneyi neredeyse komple sakatlıkla geçiren takımın en önemli oyuncularından Matias Suarez ve genç forvet Cyriac da bir nevi yeni transfer kıvamında bu sene.Standard Liege'den büyük umutlarla alınmıştı geçen sene Cyriac. Ama sezon boyu neredeyse hiç oynayamamıştı.Tabir-i caizse pırpır bir forvet.Çok hızlı ve tam bir "fırsatçı golcü" O da bu sene patlama yapmasını beklediğim isimlerden."Top class" bir forvet alınmazsa da santrafor bölgesinin en büyük adayı olur gibi duruyor şu an için.Bu sene şöyle de bir kadro var aklımda açıkçası:
Proto
Gillet Kouyaté Nuytinck Deschacht (Lukaku)
de Zeeuw (Kljestan) Yeni transfer
Bruno Praet (Vico) Suarez (Achaempong)
Yeni transfer (Cryiac)
Takımda büyük bir yaprak dökümü yaşandı bu sene doğru.Ama takım gençleşti ve bana göre hala çok iyi bir kadroya sahip Anderlecht.Vico gibi yetenekli bir oyuncu takıma katıldı. Achaempong ve de Zeeuw'un da bonservisleri alındı.Şu an takımın ihtiyacı olan ise; ilk etapta senede 15 ve üzeri gollere ulaşabilecek bir santrafor, bir "box to box" diye nitelendirebileceğimiz; Türkçe tabiriyle çift yönlü ortasaha oyuncusu bana göre. Bunlar dışında sol kanada ve sağ bek ile stopere birer kadro derinliği sağlayacak "rotasyon oyuncusu" takviyesiyle Anderlecht geçen senekinden bile daha sağlam ve hedefe kilitlenecek bir kadro kurabilir.Van der Brom da yaptığı açıklamalarda bir sol kanat,bir forvet,2 ortasaha oyuncusu istediğini belirtiyor sürekli.Mboyo isteniyor forvet hattına.Ama Gent ile pazarlıklar tıkanmış durumda.Olursa çok iyi bir takviye olacaktır.Olmazsa da mutlaka bir santrafor takviyesi gelecektir.Santrafor konusuna değinmişken burada özel bir parantez açmak istiyorum:
Bu çocuğa dikkat!!! Oswal Álvarez...
Sezonun ilk maçının yorumunda bir parantez de Alvarez'e açmadan geçmek istemedim. Geçtiğimiz sezon Kolombiya yerel liginden alınmıştı Alvarez.Alındığı zaman "kim bu çocuk?" diye merak edip Belçika'ya yeni gelen her transferi yaptığım gibi onu da araştırdım ve videolarını izledim internetten. Çok ilgimi çekmiş ve beğenimi kazanmıştı. Geçen sezondan beri de gelişimini takip halindeydim. Bu sezon da A takıma yükseltildi Alvarez.Patlama gücü yüksek;birden hızlanabiliyor ve yaşına göre üstün yeteneklere sahip.Son vuruş konusunda da gayet maharetli.Mbokani ve De Sutter'in takımdan ayrılması ve şu an için kadroya en fazla 1 forvet takviyesi düşünülmesi de forma şansını arttırıyor.Üstüne düşülürse Belçika Jupiler Lig'de yeni bir "Bacca" izleyebiliriz.
Yeniden takıma dönecek olursak; sezonu Genk ile oynanan Süper Kupa maçıyla açtı Anderlecht. Fena da oynamadılar. Hatta beklediğimden iyilerdi diyebilirim. Çok genç ve dinamik bir kadroya sahipler şu an.Defans hattı zaten bozulmadı.Kalede ligin en iyi kalecisine ve Kaminski gibi çok iyi de bir yedeğe sahipler.Ortasahada kaytan bıyık Sacha Kljestan fazla ön plana çıkmasa da tam bir görev adamı konumunda.Ayrıca de Zeeuw de kadroya katıldı.Ama ikisi de benzer yapıda; daha çok defansif yönü ağır basan ve hücumsal yetenekleri kısıtlı adamlar.Orta sahanın hücumsal anlamda yükünü ise bu sene Dennis Praet çekecek gibi gözüküyor.Kulüp yönetimi ve Van der Brom tarafından yapılan açıklamalarda da ona bu sene büyük bir umut bağlandığı belli oluyor. 19 yaşındaki genç oyuncu 10 numaralı formayı da bu sene sırtına geçirmiş durumda. Yeni transfer Vico ile birlikte bu görevi çok iyi bir şekilde götüreceklerdir. Ama Biglia'dan doğan boşluğu dolduracak bir çift yönlü oyuncuya ihtiyaçları var hala.
Sol kanatta hem Achaempong hem de Matias Suarez gibi çok iyi iki alternatifleri var.Sağ kanat ise; bu sene Bruno'ya emanet edilecek gibi duruyor.O da Süper Kupa maçında çok iyi bir oyun ve bir golle bu beklentileri boşa çıkarmayacağını gösterdi.İleri uçta Armenteros, Cyriac ve yorumda da belirttiğim genç yetenek Oswal Álvarez gibi opsiyonlar olsa da bu oyuncuların hiçbiri net olarak şu an "Senede minimum 15 gol atar" diyebileceğimiz oyuncular değil. Yani bu oyuncularla yola çıkmak büyük bir kumar olacaktır Anderlecht için.Zaten forvete bir takviye de düşünülüyor.İyi bir bitirici alındığı takdirde Anderlecht yine şampiyonluğun en güçlü adayı olacaktır.
Lokeren'e değinelim isterseniz biraz da. Zulte'den sonra deplasmanın en başarılı takımıydı geçtiğimiz sezon Lokeren bugünkü rakibi Anderlecht ile birlikte.Bu sezon da bu çizgilerini devam ettirmelerini bekliyorum açıkçası.Ama şu da bir gerçek ki deplasmandaki başarılarına Mokulu'nun da katkısı fazlaydı.Hızıyla fark yaratan bir oyuncuydu.Ama alınan genç oyunculara da inancım tam bu sene.Bu sahada oynanan son 5 maçta da en az 3 gol izledi seyirciler.
Bu maçta da ben gollerden yanayım.Anderlecht hala bir golcü alamamış olsa da Lokeren'in de katkısıyla bu maç üste taşınacaktır diye düşünüyorum.
"Mechelen - Standard Liege"
Tercihim: ms 2 (2,00) , 2,5 üst (1,65)
Kurguladığım Skor: "1-2, 1-3"
Mechelen 2013 / 2014 Gidenler-Gelenler:
Gelenler:
Claes (Lierse), Ihssen (WS Woluwé), Michalski (GKS Belchatow), Prodell (Atvidabergs), Mokulu (Lokeren)
Gidenler:
Henkens (Waasland-Beveren), Pedersen (Gent), Renard (Charleroi), Pandza (kontrat sona erdi)
Standard Liege 2013 / 2014 Gidenler- Gelenler:
Gelenler:
Luzon (teknik direktör), Ronnie Stam (Wigan Athletic) ,Alpaslan Öztürk (Beerschot), Alessandro Iandoli (Ujpest), Gosha Zhukov (Beerschot), Beckx (St-Trond), De Camargo (Hoffenheim), Ben Haim (Queens Park Rangers)
Gidenler:
Rednic (teknik direktör--->CFR Cluj), Tavares (Vérone), Bjarnason (Pescara), Gershon (Waasland-Beveren), Henkinet (St-Trond), Verbeek (NAC Breda), Bonemme (Tubize), Zennaro (Fortuna Sittard), Mendez (St-Trond), Bulos (St-Trond)
Mechelen; Pedersen gibi çok önemli bir oyuncuyu kaybedip Mokulu gibi bir başka önemli oyuncuyu kadrosuna kattı Mechelen.Onun dışında da kadroda fazla bir değişiklik yaşanmadı.Pedersen çok önemli bir oyuncuydu takım adına.27 resmi maçta görev alıp 13 gol atmıştı geçtiğimiz sezon Pedersen.Şu da bana göre önemli bir istatistik ki: "Pedersen'in gol attığı 12 maçta sadece 1 kez mağlup oldu Mechelen" O mağlubiyet de Anderlecht karşısındaydı.Onun boşluğunu Mokulu ile doldurmaya çalıştılar.
Son 2 sezondur ligde 52 maça çıktı Mokulu Lokeren formasıyla.İstim üstünde ve yükselişte bir oyuncu.Hızlı ve hava toplarında etkiliydi.Her özelliği vasatın üstünde sayabileceğimiz, kreatif bir oyuncu.Mechelen'in yolunu tuttu bu transfer sezonunda.Bana göre transfer sezonunun önemli kayıplarından Lokeren adına.Mechelen için de büyük bir kazanç tabi. Yine de takıma uyum sağlayabilecek mi ve en az Pedersen'in verdiği kadar katkı verebilecek mi takıma bekleyip göreceğiz.
Gelelim benim bu seneki gizli şampiyonluk adayım Standard'a. Geçtiğimiz sezon Rednic'in takımın başına gelmesinden beri daha derli toplu bir görüntüye bürünüp iyi bir performans sergilemişti.Bu sene Cluj'e transfer oldu Rednic ve Standard da takımın başına İsrailli genç teknik adam Guy Luzon'u getirdi.Guy Luzon saha kenarında sürekli aktif olmasıyla ve hırsıyla ünlü bir teknik direktör.Hazırlık maçlarında bu sene daha ofansif bir Standard izleyeceğimizin sinyallerini verdi takım.Bol gollü maçlara imza atıp kalelerinde de gol gördüler hemen her maç.Defansa Ben Haim gibi önemli bir oyuncu takviyesi yaptılar.
Kalede geçen sene iyi maçlar çıkaran Kawashima güven veriyor.İstikrarsızlığı ve sakatlıklarıyla bıkkınlık getiren Sinan Bolat ile yollar ayrıldı.Avrupa Ligi'nde kafayla gol atıp tur attırmasıyla yarattığı kredi ancak buraya kadar taşıyabildi onu.Laurent Ciman ve Kanu gibi iyi sayılabilecek bir defans hattına sahipler.Van Damme ve Stam gibi de iki iyi beke sahip oldular son takviyeler sonrası.Opare de gelecek adına umut veren isimlerden.Mpoku ve Bulot gibi "supersonic" kanatlara sahipler.İleri uç ise; Belçika standartlarında "hayal ötesi" diyebileceğimiz tarzda bir hücum hattı.
İnanılmaz beğendiği iki forvetleri vardı zaten: "Imoh Ezekiel ve Michi Batshuayi" Geçen sezon boyunca bu ikilinin Türk kulüplerinden birine transfer olması için çok uğraştım; yazdım çizdim.Hiç üşenmdeden defalarca mail attım kulüplere.Ama dikkate alan tek kulüp bile olmadı.O zaman değerleri çok daha düşük ve en fazla 1 milyon Euro'ya alınabilecek oyunculardı.Yakın zamanda Benteke gibi bir Avrupa kulübüne transfer olmalarını bekliyorum.İkisi de Standard Liege'de oynuyor ve 1993 doğumlular.Forvette ve kanat-forvet mevkisinde oynayabiliyorlar.Çok hızlılar; iyi bitiriciler.Bu muhteşem ikilinin yanına bir Hoffeinheim'a gidip tecrübe kazananan ve iyice olgunlaşan de Camargo'yu aldılar.Ayrıca Dudu Biton Apoel'deki sürgününden döndü.
Standard için bu sene sadece şöyle bir handikap olabilir.Alpaslan Öztürk'ü de alınca Buyens ile birlikte Vainqueur ve Alpaslan üçlüsünden ikisi ortasahada oynayacak gibi duruyor.Buyens dışındaki iki boyuncunun geçen sene şöyle bir ortak özelliği vardı.Alpaslan 2000 ve üzeri süre almış oyunculara bakıldığında dakika başına en çok kart yiyen oyuncuydu Belçika Ligi'nde. Vainqueur ise; Belçika disiplin sıralamasının en üst basamağındaydı.yani her an kart görme potansiyeli olan ve sert oynayan bir ikili olacak bu sene.Bu da bazı maçlarda eksik kalmalarına neden olabilir sezon içinde.En kötü ihtimalle erken sarı kart gören bir ortasaha ikilisi bir takımın isteyeceği en son şeylerden biridir.Ki; şu an için sezon boyunca ofansif bir oyun sergileyecek gibi duran bir takım için bu önemli dezavantajlar yaratabilir.Ama bunun dışında genç, çok dinamik, tabir-i caizse "taş gibi bir takım" oldu Standard.Bana göre de bu sene şampiyonluğu zorlayacaklardır.
Bu maçtaki kurguma gelince; ben Standard galibiyeti bekliyorum bu maçta.Ama gol yiyemezler de diyemem. Özellikle de rakip atakları kesme ve sert oyunuyla rakip hücumcuları yıldırma anlamında çok önemli bir oyuncu olan Vainqueur sakatken.O sebeple üste yakın bir maç olarak da görüyorum bu maçı.Bol gol izleyebiliriz bu maçta bana göre. Sonuç olarak bol gol izleyebileceğimiz maçta son 7 maçtır içeride dışarıda yendiği rakibini yine mağlup edecektir diye düşünüyorum Standard.
25 Temmuz 2013 Perşembe
DEBRECEN v STROMSGODSET
UEFA Avrupa Ligi 2. Ön Eleme Turu 2. Maçı
TERCİHLER: KGV (1,45)
Not: Adam Larsen Kwarasey oynamazsa MS1’e daha
yakınım.
Norveç’te oynanan ve 2-2’lik beraberlikle biten ilk
maç çoğu kişi için sürpriz bir sonuçtu. Ancak ligde sürdürdüğü liderliği
kaptıran, son maçlarda (özellikle deplasmanlarda) kötü oyunlarla puanlar
kaybeden ve sezon başı ritmini yavaş yavaş yitiren bir Stromsgodset’den
bahsediyoruz. Bunun başlıca nedeni ise tabii ki sakatlıklar;
Takımın en önemli oyuncularından birisi olan kaptan Adam Larsen Kwarasey, son haftalarda antrenmana dahi çıkamıyor. Kalede güven veren ve 2 yıldır Gana Milli Takımı’nın da kalesini koruyan 26 yaşındaki eldiven kadroya alındı ancak durumu hala belirsiz. Şu ana kadar net bir bilgi bulamadığım için, ilk 11’lere göz atmak için son dakikalara kadar beklemeyi düşünüyorum. Bu nedenle taraf bahsi için maç saatini beklemek en doğrusu olacaktır. Forvet hattının etkili ismi Muhamed Keita ve takımın en önemli savunma elemanı Lars-Christopher Vilsvik de sakatlıkları nedeniyle kadroya alınmadı. Takımdaki genç oyuncular da Avrupa Gençler Şampiyonalarına katıldıkları için oldukça yorgun görünüyor. Tüm etkenlerin sonucu olarak Stromsgodset’de bir tükenmişlik hissi mevcut diyebiliriz. Bu nedenle onlardan yana tavır almaya çekinmek oldukça normal.
Takımın en önemli oyuncularından birisi olan kaptan Adam Larsen Kwarasey, son haftalarda antrenmana dahi çıkamıyor. Kalede güven veren ve 2 yıldır Gana Milli Takımı’nın da kalesini koruyan 26 yaşındaki eldiven kadroya alındı ancak durumu hala belirsiz. Şu ana kadar net bir bilgi bulamadığım için, ilk 11’lere göz atmak için son dakikalara kadar beklemeyi düşünüyorum. Bu nedenle taraf bahsi için maç saatini beklemek en doğrusu olacaktır. Forvet hattının etkili ismi Muhamed Keita ve takımın en önemli savunma elemanı Lars-Christopher Vilsvik de sakatlıkları nedeniyle kadroya alınmadı. Takımdaki genç oyuncular da Avrupa Gençler Şampiyonalarına katıldıkları için oldukça yorgun görünüyor. Tüm etkenlerin sonucu olarak Stromsgodset’de bir tükenmişlik hissi mevcut diyebiliriz. Bu nedenle onlardan yana tavır almaya çekinmek oldukça normal.
Bugünkü maçın oynanacağı stadyum Debrecen’in kendi
sahası değil! Stromsgodset iç saha maçlarını suni çimde oynamaya alışkın olduğu
için özellikle bu sahayı seçtikleri söyleniyor. Debrecen’in oynadığı kumar
bakalım tutacak mı? Hep birlikte göreceğiz. Ancak sakat oyuncular, zemin
şartları ve mevcut form durumunu tek potada erittiğimizde KGV seçiminin oldukça
parlak göründüğünü fark ediyorum. Bu nedenle ilk tercihim KGV. Taraf bahsi için
de Stromsgodset’in kalecisinden gelecek haberleri bekliyorum. Oynamazsa
Debrecen tarafında olacağım.
24 Temmuz 2013 Çarşamba
AKTOBE v HODD
UEFA Avrupa Ligi 2. Ön Eleme Turu 2. Maçı
TERCİHLER: H0 (3,50) veya 02Ç (2,55)
Geçtiğimiz yıl Norveç Kupası’nda gerçekleştirdiği
olağanüstü başarı sayesinde kendini UEFA Avrupa Ligi’nde bulan Hodd, kendi
ülkesinde 2. ligde mücadele etmesine rağmen Avrupa’daki tur şansını sonuna
kadar sürdürme amacını güdüyor. Hodd’un geçen sezon yaptığı sürprizleri göz
önüne alırsak, bu ihtimal çok da uzak görünmez. Yine de 2012’den 2013’e geçiş
bölümünü kısaca özetmem gerek;
Norveç Kupası’nda çekmiş olduğu şanslı kuralar neticesinde çeyrek finallere çok da zorlanmadan gelen Hodd, bu aşamada Haugesund ile karşılaşmıştı. Tek maç üzerinden oynanan bu maç Haugesund’un sahasındaydı. Bu maçta 2-2’lik beraberliği kopartıp maçı penaltılara götürmeyi başaran Hodd, bu aşamada da başarıya ulaşıp yarı finale adını yazdırmıştı. Sonraki rakip Brann Bergen’di. İç sahada oynadıkları bu maçta da ilk yarıyı 1-0 geride tamamlandılar. Ancak Brann bu maça tam kadro çıkmasına rağmen 2. devre şaha kalkan bir Hodd izlemiştik. 2. yarıda atılan 3 gol ile alınmış 3-1’lik galibiyet de Hodd’a final kapısını açıyordu…
Finalin adı Hodd v Tromso olmuştu. 2013 senesinde ülkelerini UEFA Avrupa Ligi’nde temsil edecek bu iki takımın final oynaması da ayrı bir heyecan kaynağıydı. 2012 sezonunda 4. için kıyasıya kapıştığı Viking’i averaj farkıyla geride bırakan Tromso için sıradaki hedef Norveç Kupası’ydı. Ligin son haftasından sadece bir hafta sonra oynanan bu finalde de Hodd direnmeyi bildi. 1-1 biten maç yine penaltılara kaldı ve bu stresi bilen ve seven Hodd, kupaya uzanmayı başardı. 2012 Norveç Kupası serüvenindeki en ilginç nokta da buydu zaten. Nasıl mı? Şu maçlar ile özetleyeyim;
Norveç Kupası’nda çekmiş olduğu şanslı kuralar neticesinde çeyrek finallere çok da zorlanmadan gelen Hodd, bu aşamada Haugesund ile karşılaşmıştı. Tek maç üzerinden oynanan bu maç Haugesund’un sahasındaydı. Bu maçta 2-2’lik beraberliği kopartıp maçı penaltılara götürmeyi başaran Hodd, bu aşamada da başarıya ulaşıp yarı finale adını yazdırmıştı. Sonraki rakip Brann Bergen’di. İç sahada oynadıkları bu maçta da ilk yarıyı 1-0 geride tamamlandılar. Ancak Brann bu maça tam kadro çıkmasına rağmen 2. devre şaha kalkan bir Hodd izlemiştik. 2. yarıda atılan 3 gol ile alınmış 3-1’lik galibiyet de Hodd’a final kapısını açıyordu…
Finalin adı Hodd v Tromso olmuştu. 2013 senesinde ülkelerini UEFA Avrupa Ligi’nde temsil edecek bu iki takımın final oynaması da ayrı bir heyecan kaynağıydı. 2012 sezonunda 4. için kıyasıya kapıştığı Viking’i averaj farkıyla geride bırakan Tromso için sıradaki hedef Norveç Kupası’ydı. Ligin son haftasından sadece bir hafta sonra oynanan bu finalde de Hodd direnmeyi bildi. 1-1 biten maç yine penaltılara kaldı ve bu stresi bilen ve seven Hodd, kupaya uzanmayı başardı. 2012 Norveç Kupası serüvenindeki en ilginç nokta da buydu zaten. Nasıl mı? Şu maçlar ile özetleyeyim;
Final / Hodd v Tromso 1-1 (Penaltılarla Hodd
kazandı)
Çeyrek Final / Haugesund v Hodd 2-2 (Penaltılarla
Hodd kazandı)
3. Tur / Hodd v Sarpsborg 1-1 (Uzatmalarda 2-1 Hodd
kazandı)
7 ayaklı Norveç Kupası’nda 3 maçını uzatma ve
penaltılara götürüp kazanan Hodd, skor koruma cesaretini gelişmiş bir ekip
olarak dikkat çekiyor. Maçın tıkandığı noktalarda “Ne de olsa penaltılarda da
şansımız var” deyip, eşitliğin bozulmamasına yönelik hamleler yapabiliyor. UEFA
Avrupa Ligi 2. Ön Eleme Turu 2. Maçı olan Aktobe deplasmanında da bu taktik işe
yarayabilir;
İlk maçı 1-0 kazanan Hodd’un “uzatmalara kalmadan” elenmesi için en az 2 farklı mağlubiyetler alması gerekiyor. 2-1, 3-2 gibi mağlubiyetlerde tur atlayacak olan Hodd için kritik skor ise 1-0’lık mağlubiyet. Bu skor maçı uzatıyor ve Hodd uzatmaları çok seviyor!
İlk maçı 1-0 kazanan Hodd’un “uzatmalara kalmadan” elenmesi için en az 2 farklı mağlubiyetler alması gerekiyor. 2-1, 3-2 gibi mağlubiyetlerde tur atlayacak olan Hodd için kritik skor ise 1-0’lık mağlubiyet. Bu skor maçı uzatıyor ve Hodd uzatmaları çok seviyor!
2. lig takımı diye Hodd’u küçümsememek gerek. Bu
takım Brann, Tromso ve Haugesund gibi Avrupa çapındaki takımları elemiş,
yürekli bir takım. Yanlarına aldıkları skor avantajıyla da moralli olarak
sahaya çıkacaklar. Aktobe için açılan 1.25’lik oran dikkat çekiyor ancak bu
oran için riske girmeye değmez. Ben H0 ile 02Ç arasında bir yerde duruyorum.
Kısacası “Aktobe 2 farklı kazanamaz” diye bir tahmin yürütüyorum. Maalesef bu 2
tercihi ülke şartlarında tek kupon altında birleştiremiyoruz. 2 kupon yapmak
şart. Bu nedenle “Mutlaka 2 kupon yapın ve bu tercihleri ilave edin.” diyemem.
Ancak birini seçmem gerekseydi bu yüksek oranıyla H0 olurdu.
Bakalım Hodd hayallerine dokunabilecek mi?
23 Temmuz 2013 Salı
MOLDE v SLIGO ROVERS
Şampiyonlar Ligi 2. Ön Eleme Turu 2. Maçı
TERCİHLER: MS1 (1,20) H1 (1,80) 2,5Ü (1,55)
Geçtiğimiz hafta oynanan ilk maçta Sligo Rovers’ı
sahasına hapsedip istediği skoru elde eden bir Molde ile karşı karşıyayız. Bu
nokta önemli çünkü “istediğini elde eden” kavramına bir süredir uzaktı Molde.
Yavaş yavaş toparlanıyorlar. Bu sıkıntıların temeline kısaca değineyim;
2012’yi 2013’e bağlayan zaman dilimi içerisinde Davy Claude Angan, Pape Pate Diouf ve Vegard Forren gibi muhteşem bir üçlüyü kaybeden Molde, “süper yedek” olarak da tanınan Ole Gunnar Solskjær’in kazanma hırsından da mahrum kaldı. 2012 sezonu biter bitmez Premier Lig ekipleriyle görüşmeye başlayan ve 3 önemli teklif alan Solskjær, eşi ve çocuğunun Norveç’te kalmak istemesi nedeniyle Molde’deki görevine devam etmek zorunda kaldı. Bu istem dışı birliktelik sonrası hem teknik patron Solskjær, hem de takımın geri kalan büyük bir boşluğa düşmüş bulundu. 2013 sezonuna oldukça pasif giren Molde’nin toparlanması mayıs ayını buldu. Sezon başından bu yana kaleci tercihi konusunda tereddütler yaşayan Solskjær, genç eldiven Nyland üzerinde yoğunlaşmaya karar verdi. Bu sezon başında 2. Lig (Adeccoligaen) ekibi Hodd’dan transfer edilen Nyland, karamsar geçen ilk 2-3 ayın ardından formayı kapmasını bildi. Bu karar, Molde için bir başlangıcı simgeliyordu…
2012’yi 2013’e bağlayan zaman dilimi içerisinde Davy Claude Angan, Pape Pate Diouf ve Vegard Forren gibi muhteşem bir üçlüyü kaybeden Molde, “süper yedek” olarak da tanınan Ole Gunnar Solskjær’in kazanma hırsından da mahrum kaldı. 2012 sezonu biter bitmez Premier Lig ekipleriyle görüşmeye başlayan ve 3 önemli teklif alan Solskjær, eşi ve çocuğunun Norveç’te kalmak istemesi nedeniyle Molde’deki görevine devam etmek zorunda kaldı. Bu istem dışı birliktelik sonrası hem teknik patron Solskjær, hem de takımın geri kalan büyük bir boşluğa düşmüş bulundu. 2013 sezonuna oldukça pasif giren Molde’nin toparlanması mayıs ayını buldu. Sezon başından bu yana kaleci tercihi konusunda tereddütler yaşayan Solskjær, genç eldiven Nyland üzerinde yoğunlaşmaya karar verdi. Bu sezon başında 2. Lig (Adeccoligaen) ekibi Hodd’dan transfer edilen Nyland, karamsar geçen ilk 2-3 ayın ardından formayı kapmasını bildi. Bu karar, Molde için bir başlangıcı simgeliyordu…
Savunma hattının en çok göze çarpan ismi hiç
şüphesiz Fin Toivio. Güçlü fiziği ve olağanüstü hava hakimiyeti ile Molde
taraftarında doğabilecek Forren boşluğunu da doldurmuş oldu. Ama işin en güzel
kısmı 11 Temmuz 2013’de gerçekleşti;
Ocak 2013’de 3,5 M € karşılığında Soton’a satılan “kült” savunmacı Forren, Temmuz ayında 2 M € bedelle geri alındı! Onsuz geçen 6 ay oldukça zorlu geçse de, bu dönem içinde kazanılan 1,5 M € kayıtlara “müthiş bir transfer başarısı” olarak geçti. Artık Forren – Toivoi ikilisini izleyebilir, Molde’den çok daha fazla keyif alabiliriz…
Ocak 2013’de 3,5 M € karşılığında Soton’a satılan “kült” savunmacı Forren, Temmuz ayında 2 M € bedelle geri alındı! Onsuz geçen 6 ay oldukça zorlu geçse de, bu dönem içinde kazanılan 1,5 M € kayıtlara “müthiş bir transfer başarısı” olarak geçti. Artık Forren – Toivoi ikilisini izleyebilir, Molde’den çok daha fazla keyif alabiliriz…
Molde’nin sezon analizi gibi bir yorum yazmam
sizlere enteresan gelebilir ancak moral seviyesinin yükselmesi ile ilgili
cümleler kurmadan edemezdim. Daha fazla uzatmak istemediğim için Mats Moller
Dæhli’den bahsetmeyeceğim bile! Mutlaka duymuşsunuzdur ancak tanımayanlar için
Sligo maçına müteakip ilk lig maçında ondan da bahsedeceğim.
Moral seviyesi yükselen ve en önemlisi “Forren –
Toivoi” tandemine kavuşan Molde’nin karşısında durabilmek gerçekten çok zor. En
azından şu an için. Geçtiğimiz sezonlarda Davy Claude Angan ve Pape Pate
Diouf’un gölgesinde 3 ofansif oyuncu vardı;
Norveç liginin en kaliteli second strikerlarından
birisi olan Jo Inge Berget, çok yönlü santrafor Daniel Chima Chukwu ve sağ
kanadın tecrübeli ismi Mattias Moström.
Bu üçlü de performanslarını artırmaya başladı. Bu
üçlünün yapacağı üçgenler ile Molde’nin en az 3 gol atması oldukça olası
görünüyor. Forren – Toivoi ikilisi ise ilk maçta olduğu gibi kalelerini gole
kapayabilir. Sligo’ya da gol gerektiği için çok net bir şekilde “Molde gol
yemez” diyemiyorum. Ancak 1 golden fazla yemeleri beni çok ama çok şaşırtır.
Molde’nin en az 3 gol atıp, 1’den fazla gol yemeden kazanacağı kanaatindeyim. Chukwu’dan gol, Moström ve Berget’den de etkili paslar bekliyorum. Toivoi de sürpriz golcü olarak ön plana çıkabilir.
Molde’nin en az 3 gol atıp, 1’den fazla gol yemeden kazanacağı kanaatindeyim. Chukwu’dan gol, Moström ve Berget’den de etkili paslar bekliyorum. Toivoi de sürpriz golcü olarak ön plana çıkabilir.
21 Temmuz 2013 Pazar
40'a 5 Kala; Kevin Phillips
Futbola bek olarak başlamasına rağmen “golcü”
kimliğiyle Premier Lig tarihine damga vurmuş, 2000’li yılların ilk zamanlarında
İngiltere ve Avrupa futbolunda toplanabilecek “gol ödüllerinin” neredeyse
tamamını toplamış, formasını giydiği 9 İngiliz takımında da saygıyla
karşılanmış bir kariyerden bahsedesim geldi. “Neden?” diye soracak olursanız
cevabı basit;
Dün atmış olduğu tarihi bir imza vasıtasıyla…
25 Temmuz’da 40. doğumgününü kutlayacak olan
“Superkev”, bu partiden sadece 5 gün önce Crystal Palace ile sözleşme imzaladı.
2012/13 sezonunda da Palace forması giyen ve 16 maçta attığı 7 golle hala
“Superkev” olduğunu ıspatlayan Phillips’in artık tek hedefi var;
Premier Lig’de 100 gol barajına ulaşabilmek!
Premier Lig’de 100 gol barajına ulaşabilmek!
Hali hazırda 92 Premier Lig golü bulunan Phillips,
8 gol daha atması halinde büyük bir başarıya daha imza atmış olacak. Ancak
Premier Lig’de forma giydiği son 3 sezonda 56 maça çıkıp sadece 9 gol atabilen
Phillips’in 100 gole ulaşabilmesi de hiç kolay görünmüyor. Bu başarıya ulaşabilmesi için de pivot
santraforlarla oynaması gerekiyor. Kariyeri boyunca elde ettiği başarıların
büyük bölümünü “çift forvet” sistemine borçlu olan Phillips’in, bu sezon öyle
bir ihtimali de olmayacak gibi görünüyor. Belki Murray ile bu ortaklığı kurabilir,
bilemiyorum…
Bek olarak görev yaptığı Soton altyapısından A
takıma çıkmayı beklerken zamanın teknik direktörü Ian Branfoot tarafından
takımdan uzaklaştıralan Phillips (Branfoot’un 5 sene sonra teknik direktörlüğü
bıraktığını da belirteyim), aradan 12 sene geçtikten sonra bu kez forvet olarak
Soton’a geri dönmüştü. Hem de bonservis ücreti ödenerek! İngiltere ve Soton
tarihinin vasat teknik adamlarından birisi olan Ian Branfoot olmasa, muhtemelen
Soton forması altında uzun bir kariyer yaşardı, ama olmadı…
Premier Lig’deki ilk yılı olan 1999/00 sezonunda Sunderland formasıyla çıktığı 36 maçta attığı 30 golle Avrupa’nın başını döndüren Phillips, bakalım son durağına neler yapacak? Merakla bekliyorum.
Premier Lig’deki ilk yılı olan 1999/00 sezonunda Sunderland formasıyla çıktığı 36 maçta attığı 30 golle Avrupa’nın başını döndüren Phillips, bakalım son durağına neler yapacak? Merakla bekliyorum.
19 Temmuz 2013 Cuma
2013 / 14 LIVERPOOL
Liverpool’un Premier Lig kurulduğundan beri şampiyonluğu
bulunmuyor ve taraftarlar artık bir şampiyonluğun zamanının geldiğini
düşünüyor. Geçen sene ligi 7. Sırada bitirmişlerdi ancak özellikle sezonun 2. Yarısında
oynadıkları futbol , bana fazlasıyla ümit verdi. Takımın başında ilk sezonunda İngilterede çok başarılı kabul
edilmese de Brendon Rodgers’ın Liverpool için çok uygun bir menejer olduğunu ve
iyi işler yapacağını düşünüyorum.
Swansea şu anda Premier Ligin en göze hoş gelen
futbollarından birini oynuyor , ve herkes tarafından takdir edilen bir takımsa
bunda en büyük pay kesinlikle Brendon Rodgers’ındır. Barca’nın pas futbolunu
uyguladuğı için ‘’Swanselona’ lakabı bile takılmıştı hatta Rodgers’ın eski
takımı . Şimdi aynı sistemi Liverpool’da da uygulamaya koydu Rodgers ancak özellikle
sezonun ilk devresi hem kadronun çok geniş olmaması ,hemde diğer rakiplerine
oranla çok iyi olmayan kadrosu üst sıraları zorlamasına engel oldu Liverpool’un.
Ancak 2. Devrede sisteminde oturmasıyla , tam bir pas ve hücum takımı haline
geldi Liverpool. Performansları her
geçen gün artarak ilerledi ve hücum varyasyonları ligin en göze hoş gelen
futbollarından birini oynamalarını sağladı. Bu sene artık Avrupa Arenasında yer
almak istiyorlar , aksi bir durumunda bir sürpriz olacağın kanısındayım.
ARTILARI :
1 - ) Geçen sene Manu
ile birlikte ligin en kaliteli ve etkili hücum varyasyonları kesinlikle
Liverpooldaydı. Coutinho ve Sturridge’nin de takıma 2. Devre katılıp , gerekli
katkıyı yapmasıyla hücumda durdurulması güç bir takım halini aldı Liverpool.
Topu rakibe vermeyen ve sürekli kısa paslarla tempo yapmaya dayalı bu sistemin
artık oturduğunu da düşününce bu sene Liverpool’un en büyük avantajı hücum gücü
olacaktır.Geçen sene ligin ilk 5 haftasına sadece 4 gol sığdırabilen Liverpool
, son 12 haftaya ise tam 27 gol sığdırdı. Bu da oturan sistemlerinin en büyük
göstergelerinden birisi olarak göze çarpıyor.
2 - ) Geçen seneyi
sakatlıklar yüzünden iyi geçiremeyen Lucas artık tamamen iyileşti ve bu sene
orta sahada Gerrard’ın partneri olarak yerini alacaktır. Oyunu iki yönlü
oynayabilen ve top kesme konusunda da oldukça başarılı olan Lucas , bu sene
belki de Liverpool’un en iyi transferi olarak görülebilir. İlk topları
savunmadan alıp dağıtması bu sene ondan beklenecektir ve defansif yetenekleri
de partneri Gerrard’ın hücuma daha fazla destek vermesini sağlayacaktır. Pas
sistemine de oldukça uygun olması onu bu takım için oldukça önemli bir oyuncu
haline getiriyor. Sağlam bir Lucas , bu sene takımın en önemli parçalarından
biri olmaya en büyük aday gibi gözüküyor.
3- ) Yıllardır kalesini Reina’ya emanet eden ve yediği akıl
almaz gollerle saç baş yolduran İspanyol eldiven yeni sezonda mantık dışı
goller yemeye büyük ihtimalle devam edemeyecek. Sunderland’den transfer edilen
Simon Mignolet genç ve oldukça kaliteli bir kaleci , yıllar sonra Liverpool
kalesi artık emin ellerde diyebilirim.
EKSİLERİ :
1 - ) Geçen sene takımın en golcü oyuncusu olsa
da Suarez’in hem saha dışı hem de saha içinde oldukça problemli bir oyuncu
olduğunu bilmeyen yoktur. Evra’ya karşı ırkçı söylemi , Ivanovic’in kolunu
ısırması ve maçlarda sık sık kendini yere atması sebebiyle Liverpool’a yakışıp yakışmadığı
tartışılır. Ayrıca pas vermeyi sevmeyen bencil yapısı da Rodgers’ın pas
sistemiyle tamamen zıt. Buna karşılık muhteşem yetenekleri var ve oyunu her an
değiştirebilecek bu süperstarı yollamakta kolay bir durum değil. Kendisi de
takımdan ayrılmak istiyor ancak şimdilik Liverpool’da kalacak gibi gözüküyor.
Atsan atılmaz , satsan satılmaz bir durumda
bulunan Suarez , iyi olduğu maçlarda takımına mutlaka puanlar
kazandıracaktır ancak 2 ucu riskli değnek olduğunu da unutmamak gerek.Sezon
ortasında tekrar gitmek istiyorum diye tutturursa ufak çapta bir krize yol
açabilir. Cezasından ötürü ligin ilk 6 haftasını kaçıracağını da hatırlatırım..
2- ) Carragher’in futbolu bırakması ve Kolo Toure’nin
transferi ardından Liverpool ‘da stoper rotasyonu yeni sezonda Toure – Agger – Skrtel olarak
şekillencektir. Ancak hem Skrtel hemde Toure kişisel hata yapmaya oldukça
müsaitler ve güven vermedikleri de bir gerçek. Agger’de çok iyi bir stoper olsa
da Premier Lig standartlarında biraz güçsüz kaldığını düşünüyorum. Takım olarak zayıf halkaları savunmaları ve
sistem de bu kadar ofansifken , Liverpool savunması bu sene hayli zor anlar
yaşayacaktır.
GELENLER :
1-
) Iago
Aspas ; Geçen sene Celta Vigo’da 12 gol 7 asistlik performansla tüm dikkatleri
üstüne çekmişti. Forvet pozisyonunda oynayan 25 yaşındaki Aspas için Liverpool
C.Vigo’ya 8.5 Milyon Euro bonservis bedeli ödeyecek. Kumaşı kaliteli ve
potansiyeli olan bir oyuncusu olsa yaklaşık 10 milyon euroya daha kaliteli isimlerde
alınabilirmiydi acaba sorusu benim aklıma gelmedi değil açıkçası.
2 - ) Simon Mignolet : Sunderland’den 10 milyon Euro
karşılığında kadroya katılan eldiven bir kaleci için genç sayılabilecek olan 25
yaşında. Geçen sene Sunderland’de çok iyi bir performans sergilemişti ve
kesinlikle çok çok iyi bir transfer bana göre. Liverpool sonunda Reina’dan
kurtuldu ve Liverpool Mignolet’i alarak sezonun en iyi transferini
gerçekleştirdi .
3 - ) Luis Alberto:
8 milyon Euro karşılığında Liverpool kadrosuna katılan 20 yaşındaki
genç oyuncu Liverpool’un özellikle ileride çok şeyler
beklediği bir yetenek .Hem forvet hemde
sol kanatta oynayabilen Alberto , ilk 11’e giremese de rotasyonda mutlaka yer
bulacaktır , takıma bir katkısı olacağına inanıyorum.
4- ) Kolo Toure : M.City ile sözleşmesi biten 32
yaşındaki K.Toure’nin yeni adresi Liverpool oldu. Geçen sene fazla forma şansı
bulamayan Fildişili oyuncu , Liverpool’a ne kadar katkı sağlar açıkçası
şüphelerim var. Hızı ve çevikliği yeterli seviyede olmayan , son 1 seneyide
nerdeyse tamamen yedek kulübesinde geçiren 32 yaşındaki Toure benim şüpheyle
yaklaştığım bir isim.
GİDENLER :
1-
) Suso : Takıma geçen sene katılan 19 yaşındaki
Suso , ilk senesinde fazla verimli olamamıştı ve hemen hemen hiçbir katkısı
olmamıştı takıma. Sene başında Almeria takımına kiralandı. Suso’Yu Liverpool’Un
fazla arayacağını sanmıyorum.
2-
) Jonjo
Shelvey : Geçen sene kenardan gelerek birçok maçta oyuna dahil olan orta saha
oyuncusu vasatın üstünde bir performans sergilemişti. Ne çok büyük bir kayıp ne
de yeri dolmayacak bir oyuncu kategorisinde bence. Önümüzdeki sene Swansea ‘de forma giyecek , bu
transfer için Liverpool kasasına 6 milyon Euro girdi.
3-
) J. Carragher : Liverpool taraftarlarının her
zaman ayrı bir yere koyduğu efsane kaptan aktif futbol hayatına aşık olduğu
Liverpool forması altında son noktayı koydu. Geçen sene yaşınında etkisiyle çok
iyi performans sergiledi diyemiyorum ama tecrübe ve liderlik anlamında yokluğu
aranabilir.
Belki kadro genişliği diğer büyük
kulüpler kadar derin değil ancak Rodgers’in oturan sistemi ve başarıya aç
Liverpool kulübü yeni sezonda benim iyi şeyler beklediğim kulüplerden birisi. Zaten
en iyi işleyen bölgleri hücum hattıydı ve oraya yapılan transferlerle rotasyonu
da sağlama alıp kadro kalitesini arttırdılar. Suarez’de kendini takımına verir
ve sadece futbola odaklanırsa oldukça golcü bir Liverpool görebiliriz. Lucas’ın da takıma formda bir şekilde monte olması çok
çok büyük avantaj olur onlar adına. Ancak stoper bölgesinde bir sıkıntıları
olduğunu düşünüyorum ve yeni sezonda bu konu başlarını ağrıtabilir.Her ne kadar
Mignolet gibi bir kaleciyi alsalarda tek başına savunmanın açığını ne kadar
kapatır orası da soru işareti. Tıkır tıkır işleyen hücum hattına rağmen aksak
savunmaları olması bahisseverler için bulunmaz bir nimet aslında.Bu sebeple
Liverpool maçlarında ‘’Üst’’ bahislerinin uzun vadede mantıklı olacağını
düşünüyorum. Yeni sezonda Liverpool’dan bol bol üst , 3.5 üst ve 7+’ lı maçlar
bekliyorum. Manu ve Sotonla birlikte yeni sezonda gol konusunda en güvendiğim 3
takımdan birisi olan Liverpool’un ayrıca ligde en azından ilk 4’ü de zorlamasını
bekliyorum.
17 Temmuz 2013 Çarşamba
Beşiktaş ve Fenerbahçe'yi peşine takan müthiş yetenek "Ebenezer Assifuah-Inkoom"
Bilenler bilir Fenerbahçe sempatizanıyım.Ama Beşiktaş'ın son 2 senede yaptığı transfer hamleleri nedeniyle Türkiye'de artık birşeylerin değişebileceğini kanıtlamak adına birçok Beşiktaş'lıdan daha Beşiktaş'lıyım.Bu sene de çok doğru işler yapıyor Beşiktaş.Yanlışları da yok değil mi elbette ki var.Onlara da en son değineceğim.Ama doğruları yanlışlarından çok daha fazla bana göre.Şimdi bir genç yeteneğin daha peşinde Beşiktaş.Son 2 senedir yaptığı hamleler nedeniyle Beşiktaş'tan beklenebilecek bir durumdu bu zaten.Ama Fenerbahçe'nin de bu oyuncuya kanca atması beni şaşırtmadı dersem hata etmiş olurum.
İsterseniz gelin önce taze gözlem Assifuah'ı tanıtarak başlayalım.Turnuva öncesi öne çıkacak oyuncuları araştırırken 3 isim özellikle dikkatimi çekmişti ve Ajansspor'daki yazımda da paylaşmıştım.Bu isimler Portekiz'den Bruma, Kolombiya'dan Quintero ve Gana'dan Assifuah'tı. U-20 Afrika ayağını incelerken dikkatimi çekmişti Assifuah.İlk görünüşü 1,76 boyunda tıfıl bir delikanlıydı.Afrika'da sık rastlanan "nüfusa geç yazdırma" olayı uygulanmamıştı belli ki.Yüzünden okunuyordu bu.Temmuz 2012'de ilk defa milli takıma çağrılmıştı Assifuah ve Afika Şampiyonası Elemeleri ilk turunda Uganda'ya karşı elemenin ikinci maçında da gol bulmuştu.Sonra çok beğendiğimi her fırsatta dile getirdiğim Sallas Tetteh tarafından Afrika U-20 Şampiyonası kadrosuna dahil edildi.Ama asıl patlama sinyallerini burada verdi.
A grubunda Gana 6 puanla ikinci olup gruptan çıkarken Assifuah gruptaki her maçta gol atıyordu.Finale kadar yürüyen ve finalde Mısır'a penaltılarla kaybeden takımın en önemli parçası oluyordu.Turnuva gol kralı Nijerya'dan ülkemizde de izlediğimiz Umar Aminu oluyordu ama turnuva 11'ine o giremezken Assifuah forvet pozisyonunda yerini alıyordu.Benim de U-20 Afrika Elemeleri'nde en dikkatimi çeken oyuncu olmayı başarmıştı Assifuah ve araştırmaya başladım.
Ülkesinin takımlarından Liberty Professionals Accra'da forma giyiyor Assifuah.Tam adıyla Ebenezer Assifuah-Inkoom.Ki; bu kulübün zamanında Kwadwo Assamoah, Sulley Muntari, Micheal Essien, Asamoah Gyan gibi isimlerin Avrupa'ya uçmadan önceki son durakları olan kulüp.Berekum Chelsea'ye karşı oynanan maçta daha 18 yaşında attığı 4 golle de dikkatleri üzerine çekmişti burada. Özelliklerinden bahsedecek olursak; "Saviola pırpırlığı" üstüne kurulmuş bir temel düşünün.Üstüne bir kat "Inzaghi fırsatçılığı" çıkın ve etrafına biraz da "Eto'o bitiriciliği" serpiştirin.İşte böyle bir oyuncu Assifuah.Müthiş fırsatçı; golü kokluyor; çok hızlı ve iki ayağını da kullanabiliyor.
Afrika U-20 turnuvası sonrası Udinese ve Molde'nin radarına girmişti Assifuah.Hatta Kwadwo Asamoah ve Badu gibi oyuncuları daha turnuva başlamadan keşfeden Udinese'nin turnuva öncesi bu transferi bitirmediği için büyük pişmanlık duyduğu da gelen haberler arasında.Yine de şu an bile bonservisi çok fazla değil Assifuah'ın.Konuşulan rakamlar 1 milyon Euro civarı rakamlar Assifuah için. Bu kulüplerin yanı sıra Sevilla,Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın ismi geçiyor Assifuah için.Daha yeni 7 milyon Euro verip Bacca'yı alan Sevilla'ya giderse takımın 5.-6. forveti olacağını kendi de tahmin ediyordur sanırım Assifuah.O yüzden kendini Avrupa'da biraz olsun kanıtlamadan direk Sevilla'ya gideceğini ben pek sanmıyorum.
Ülkemiz takımlarına gelince bana kalırsa Beşiktaş daha avantajlı ve Beşiktaş'a da gitmeli oynamak istiyorsa Assifuah.Benim de gönlümden geçen bu.Aziz Yıldırım'ın bu sene Galatasaray'a 4.yıldızı taktırmamak adına böyle risklere gireceğini hiç sanmıyorum.Tek hedefi Galatasaray'a bu sene 4.yıldızı taktırmamak olan bir kulübün de bu sene Assifuah'ı alsa bile 6+4'ün "+4" ünden biri olarak kullanacağını düşünüyorum.Gelse Sow ile birlikte harika bir ikili olacakları kesin aslında.Ama Fenerbahçe daha doğrusu Aziz Yıldırım bu sene o riski alır mı? Keşke alsa; ama bana göre çok zor. Bana göre tüm olasılıklar masa üstüne koyulduğunda reel hedef olarak en mantıklı seçimler Molde ve Beşiktaş duruyor Assifuah için.Molde'nin de adı son zamanlarda pek bu transferde geçmiyor. Vazgeçmiş olabilirler bu transferden.Bu şartlarda da elde sadece Beşiktaş kalıyor.
Peki Beşiktaş'a gelirse ne olur? Beşiktaş'ın çok doğru hamleler yaptığını ama yanlışlarının da olduğunu söylemiştim.Peki ne mi bana göre bu yanlışları? Öncelikle Tolga Beşiktaş'a gelmek için bu kadar çırpınırken ve Trabzon'da Tolga gibi bir kaleci için 3 milyon Euro'lara kadar inmişken Beşiktaş'ın inatla 2,5milyon Euro'da diretmesi.Biliyorsunuz Tolga'nın annesi kanser ve İstanbul'da tedavi görüyor.Haklı olarak da bu zor günlerinde annesinin yanında olmak istiyor.Trabzon'u kafasında bitirmiş durumda.Ama Tolga gibi bir kaleci için 500 bin Euro daha vermeyip sakatlıklar başı sakatlıkalrdan bir türlü kurtulmayan Sezer'e 1,5 milyon Euro bonservis; Adebayor gibi bana göre bitiriciliği FM tabiriyle 20 üzerinden 9-10 olan ve tek meziyeti defansı yorup top indirmek olan bir forvete yıllık 4-4buçuk milyon Euro öneriliyor.Elinizde Cenk gibi çok yetenekli ama günü gününe uymayan bir adam varken Türkiye'de şu an alabileceğiniz en iyi kaleci Tolga'yı 500 Euro için almamak bana göre çok saçma. Öncelikle Tolga'yı alıp kalesini sağlamlaştırmalı bana göre.
Sonrasında bir önlibero alınmalı.Geçen sene en büyük sorunu bu mevkiydi bana göre Beşiktaş'ın. Çok gol attılar ama top kapıcı ve rakibin ataklarını daha başlarken bıçak gibi kesen bir önliberoya sahip olmadıkları için çok da pozisyon verdiler kalelerinde.İbrahim Toraman,Sivok,Necip,Veli gibi birçok deneme yaptılar bu mevkide.Ama bir türlü o mevkiyi yamayamadılar.O bölge için Malanda ismi geçmiyor bugünlerde.Belçika'yı yakından takip ettiğimi herkes bilir sanırım.Alınırsa müthiş bir hamle ama o konuda işler biraz karışık.Zulte ile bir anlaşmazlık içinde Malanda ve kulüple bağları hala koparamamış durumda.Geçen sene Zulte'de harika bir performans göstermiş ve Manu gibi birçok devi de peşinde koşturmuş bir isim Malanda.İhtimali düşük bir transfer ama olursa harika bir transfer olur. Sağ bek Serdar'la yamanacak gibi duruyor.Stopere Franco gibi çok iyi bir stoper alındı.Zaten Ayberk uzun uzun anlatmıştı nasıl biri olduğunu.Bir daha yazmaya gerek yok.Tolga da alınırsa defans hattı tamam gibi.
Ve bir de Assifuah,Tolga ve Malanda alınırsa...İşte o zaman bana göre şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olur bu sene Beşiktaş. Assifuah Enaramo gibi bir forvetle oynarsa verimliliği çok daha fazla artacaktır. Elde Eneramo gibi bir oyuncu varken Adebayor için boşuna 4-4buçuk milyon Euro'lar verilmemeli çok daha az miktara Asssifuah için tüm şartlar zorlanmalıdır.İleride adam eksiltme ve pozisyon yaratma açısından büyük hareketlilik getirecektir Assifuah. Gerektiği taktirde kanat-forvet şeklinde de oynar Assifuah.Gelmesi durumunda da en az 13-14 gole ulaşacaktır diye tahmin ediyorum bu sezon.Ve Tolga-Malanda-Assifuah üçlüsü gelirse bana göre Beşiktaş'ın elinde birden çok uygulayabileceği formasyon olur.Öncelikle maç içinde 4-5-1'den 4-3-3' dönen bir formasyon...
Tolga
Serdar Franco Sivok İsmail
Malanda
Fernandes Oğuzhan
Holosko Olcay
Assifuah
Bu formasyonda hem bol gol bulacak.Hem de bolca Holsko ve Olcay'a boş alan yaratacak;onları pozisyona sokacaktır Assifuah.Bir de 4-4-2 denemeleri doğabilir tabi bu transfer üzerine.Bir de sahaya yayılış şeklinde ona bakalım isterseniz.
Tolga
Serdar Franco Sivok İsmail
Malanda Fernandes
Olcay Gökhan Töre
Assifuah Eneramo
Bu da iç sahada oynanacak maçlarda kapalı defansları açmak için veyahut geriye düşülen maçlarda skoru çevirmek için kullanılacak bir taktik olacaktır.Gökhan zaten kariyeri boyunca fazla gol atan bir oyuncu olmadı.Bu taktikte hızı ve çevikliğiye Assifuah ve Eneramo'yu bolca pozisyona sokacaktır.Eneramo da sakladığı ve indirdiği toplarla Assifuah'ın etkinliğini iki katına çıkarabilir.
Uzun lafın kısası hem Assifuah hem Malanda Türkiye'de fark yaratacak oyuncular.Bana göre Beşiktaş'a gelme ihtimali daha fazla olduğu için Beşiktaş üzerinden gittim Assifuah için bu yazımda.Olurda Fenerbahçe'ye gelirse Fenerbahçe üzerindeki etkilerinden de ayrıca bahsederim. Umarım bu transferler gerçekleşir ve hem Malanda'yı hem Assifuah'ı bu sene Türkiye'de izleme şansını elde ederiz...
FC Nordsjaelland 2013 / 2014:
Geçen sene Kopenhag ile birlikte büyük bir şampiyonluk yarışına girmişti Nord ve bir nevi Kopenhag& Nordsjaelland ve diğerleri durumu oluşmuştu ligde.Transfer sezonunda ise; bana göre önemli hamleler yaptılar.Ama kafamda soru işareti yaratan tek nokta neden bu kadar sol kanada takviye yapıldığı.Gidenlere baktığımda iki önemli isim var bu sene bana göre.İlki genç yaşına rağmen son senelerde stoperde formayı kimseye kaptırmayan Jores Okore.Bir savunma oyuncusu olmasına rağmen duran toplarda ileri çıkıp 4 gol,6 asistlik de müthiş bir hücum performansı göstermişti geçen sene Okore.Ama 4,7 milyon Euro gibi bir bedele Aston Villa'nın yolunu tuttu.Onu artık adada izleyeceğiz.Onun dışında bir diğer önemli eksik de geçen sene Twente'den kiralanıp 22 maçta 10 gol,7 asist gibi önemli gibi katkı veren genç sağ kanat-forvet Joshua John.O da sezon sonunda kulübü Twente'ye geri döndü.
Ama giden Joshua John'un yerini fazlasıyla doldurdular diyebilirim.Öncelikle sol kanada Brondy'den Jens Stryger Larsen takviyesi geldi.22 yaşındaki genç kanat oyuncusu geçen sene 30 maçta oynayıp 3 gol,4 asistlik bir performans sergilemişti.Aynı zamanda sağ bek,sol bek,ortasahanın ortası gibi mevkilerde de zorda kalınması durumunda oynayabilen "joker" kıvamında bir oyuncu Larsen. Bu nedenle bana göre çok iyi bir transfer hamlesi.Bunun yanında Kopenhag'da geçen sene iyi bir "rotasyon oyuncusu" olmaktan öteye gidemeyen ortasaha oyuncusu Martin Vingaard kadroya katıldı.İki ayağını da kullanabilmesi ve kanatta da oynayabilmesi en büyük avantajları Vingaard'ın.10 numaralı formanın da bu sene kendisine verilmesi ona güvenildiğinin ve Nord'ta rotasyon oyuncusundan öte görüldüğünün bir kanıtı gibi.
Geçen sene alt ligde Lyngby formasıyla 26 maçta 9 gol,3 asistlik bir performans sergileyen tecrübeli ofansif ortasaha Kim Aabech de yapılan takviyelerden biri.Kulüp tarafından yapılan açıklamalardan anladığım kadarıyla forvet bölgesinde de değerlendirilebilir bu sene Aabech. Viborg'da geçen sene 32 kez kaleyi koruyan Martin Hansen ile de kale sağlamlaştırıldı.Geçen sene ilk yarı Nord forması giyip 2.yarı Saint-Ettienne'e kiralanan ve orada hiç forma şansı bulamayan Andreas Laudrup da takıma geri döndü.O da sol kanat için iyi bir alternatif olacaktır.Sadece Okore'nin yeri dolmadı henüz bana göre.O bölgeye de bir takviye yapılırsa Nord tabir-i caizse taş gibi bir takım olacaktır bu sene.
Kanat forvet bölgesine bu kadar takviye yapılması da Nord'un bu sene Barcelona taktiğine benzer bir 4-3-3 ile sahaya çıkma ihtimalini güçlendiriyor. Geçen sene santrafor bölgesinde dominant bir performans gelmemişti. Takımın en golcü oyuncusu kanat oyuncusu Joshua John'du.O da takımına geri döndü.O konuda santraforda en azından 13-14 golün üzerine çıkabilecek bir ileri uç elemanına ihtiyaçları var bu sene şampiyonluk için.Jesper Hansen kalede güven vermişti geçen sene.Ligin de en az gol yiyen 2.takımı olmuşlardı Kopenhag'dan sonra.Bu sene Okore'nin gidişi sonrası defans hattı biraz bocalayabilir o bölgeye takviye gelmezse.Şu anki defans hattının göbeğindeki 4 oyuncunun yaş ortalaması de sadece 20,75.Bu yüzden tecrübe seviyesini bir üst kademeye çıkaracak biraz daha Avrupa görmüş ve yer tutma,kademe konularını yalayıp yutmuş lider vasıflı bir stoper takviyesi çok yararlı olacaktır bana göre.Kopenhag'ın kadrosuna kattığı Mellberg bu bölge için müthiş bir tercih olabilirdi mesela bana göre.Ama Kopenhag kaptı.Hem santrafora hem de stopere birer takviye olması gerektiğini düşünüyorum bu yüzden kendi adıma.
Bakalım tüm bu gelişmeler sonrası Nordsjaelland bu sene ligde nasıl bir performans sergileyecek? Yeni takviyeler gelecek mi ve bu takviyeler şampiyonluk için yeterli olacak mı? Tüm bu soruların cevabını bu haftadan itibaren hep beraber göreceğiz.
2014 model Copenhagen:
Geçen sezon açık ara şampiyon olabilirdi Kopenhag.Ama açılan farkın da rehavetiyle son haftalarda bolca puan kaybı geldi ve 5 puan farkla şampiyon oldular.Transfer döneminde ise; en önemli oyuncusunu kaybetti Kopenhag: "Andreas Cornelius"...20 yaşındaki genç forvet geçen seneyi 18 gol,5 asist gibi müthiş bir ortalamayla kapatmış ve gol krallığı tacını başına geçirmişti.Ama 8,7 milyon Euro gibi bir bonservis bedeliyle Ada'nın yolunu tuttu o da.Bu seneki Danimarka'dan İngiltere'ye yapılan ciddi anlamdaki futbolcu ihracının en önemli halkalarından biri oldu.146 dakika başına 1 gol ortalaması tutturmuştu geçen sene Cornelius.114 dakikada 1 ortlamayla da gol veya asist yapmış.Bu da neredeyse her maçta ya gol atmış yada asist yapmış demek.Gerçekten etkileyici bir performans.Geçen sene N'doye bu sene Cornelius'un vedasıyla Copenhag hücum hattı ciddi anlamda güç kaybetmiş durumda.
Bu bağlamda ise; henüz atılan somut bir adım yok.İleri uca hiçbir takviye yapılmadı henüz.Bu mevki için şu an 3 önemli alternatif var.İlki geçen sezonu 11 gol,4 asistle tamamlayan César Santin.Çok beğendiğim; etkili bir oyuncu Santin.Ama mevkisi forvet arkası.Yani ileri uç tam oalrak yeri değil.İkinci alternatif ise; Nicolai Jörgensen. Geçen seneyi Leverkusen'den kiralık olarak Kopenhag formasıyla geçirmişti Jörgensen. Sol kanat-forvet şeklinde oynadı sezon boyunca.4-3-3'ün solundaydı yani.21 maça ilk 11 çıkıp 11 gol,6 gollük çok iyi bir performans sergilemişti. Sezon sonunda da 670bin Euro gibi cüzi bir miktarla bonservisi alındı.Bir nevi "Kelepir golcü" oldu Kopenhag için.
Cornelius'un gidişinden sonra bir tık daha öne kaydırılabilir bu sene Jörgensen. Aslında buna uygun vasıflara da sahip.1,90 boyunda ve hava toplarında da etkili.Ayrıca teknik de.Daha 22 yaşında ve gelişime çok açık.Geçen sene de bazı maçlarda santrafor olarak denenmişti. Bana göre de bu sezon santrafor bölgesinin en önemli adayı konumunda yeni bir takviye gelmezse. Üçüncü alternatif ise; Mos.Bana göre de en düşük ihtimalli aday.Geçen seneyi Valerenga'da kiralık geçirmişti.Açıkçası çok da iç açıcı bir performans sergilemedi Valerenga'da. Bana göre "formasyon oyuncusu" olmaktan öteye gitmeyecektir bu sene Kopenhag için.Bu yüzden bu mevkiye en azından bir takviye şart diye düşünüyorum.
Defans hattına da önemli bir takviye yapıldı ve o bölgeye bir düğüm daha atıldı bir nevi.Bu düğümlerin son halkası da yılların tecrübesi Olof Mellberg'den başkası değil.İtalya,İngiltere gibi üst düzey liglerin havasını solumuş bir isim Mellberg. Tecrübe anlamında da takıma büyük katkısı olacaktır.Defans hattı zaten sağlamdı.Geçen sezonun en az gol yiyen defans hattı bu takviyeyle daha da sağlamlaştı.Ortasaha da gayet yeterli durumda.Claudemir gibi önemli bir oyuncuya sahipler.Ayrıca Thomas Delaney gibi gelecek vaad eden bir yetenek kadronun önemli bir parçası.Bunun yanında Christian Grindheim de kiradan döndü.Bu bölgede birçok alternatife sahipler.Christian Bolaños, Pape Paté Diouf gibi isimler de kanattaki verimliliklerini maksimum seviyeye çıkarırsa bu sene Kopenhag için işler çok yolunda gidecektir.
Santrafora yapılacak bir takviyeyle Danimarka'yı bu sene de domine edip çok istediği "Avrupa'da başarı" hayaline ulaşabilir Kopenhag.2014 model Kopenhag'ı açıkçası ben de merakla bekliyorum ve bunun için de Pazar günü bilgisayar karşısında yerimi alacağım.
16 Temmuz 2013 Salı
2013/ 14 CHELSEA
Jose Mourinho gittiğinden beri ligde bir türlü başarıyı
yakalayamayan Chelsea ,2 yılda 3 teknik adam değiştirse de ,bu da işe yaramadı. Di
Matteo ve Boas’ın ardından Benitez’den de memnun kalmayan Abrahamoviç , takımı
tekrar Mourinho’ya emanet etti. Taraftarların çok sevdiği ‘’ Special One’’
kendi deyimiyle yuvasına döndü ve iki tarafta bu anlaşmadan oldukça memnun
gözüküyor. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi menejeri olduğunu düşündüğüm Mourinho’nun
gelişiyle Chelsea şu anda yeni sezonda benim için şampiyonluğun bir numaralı adayı konumunda.
Takımın başına ilk geçtiği 2004 senesinde neden özel biri
olduğunu tüm dünyaya göstermişti Mou.. İki sene üstüste ligde şampiyonluk ipini
göğüsleyip Premeir Ligi domine ederken Şampiyonlar Ligi hayali ise Del Horno’yu
Oscarlık bir performansla kırmızı kartla oyundan attıran Genç Messi'ye
takılmıştı. Kurduğu sağlam defans hattı
ve diri orta sahasıyla her maç rakibi ısıran bir takım oluşturan Mou , büyük
ihtimalle 2. Döneminde de gene diri bir takım yaratma niyetinde olacaktır. En
son Benitez zamanında 4-2-3-1 oynayan takım , Mou’nun gelişiyle ''Special One' a biraz
daha yakın bir taktik olan 4-3-3’e dönebilir ancak ofansif oyuncu fazlalığı bu
taktiğe engel olabilir. Mikel’in de satılması gündemdeyken Mou mutlaka diri ve
iyi bir kesici orta saha oyuncusu isteyecektir yönetimden.
ARTILARI :
1 – ) Takımın başına futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi
menejerini getirmesi bile bence Chelsea’yi ligde bu sene favori yapmaya
fazlasıyla yetiyor. Hem bu ligin kurallarını hemde kulübü bilmesi ve taraftarla arasının çok iyi olması da bir
başka avantajı. Son senesinde Madrid’de geçirdiği kupasız sezonun onu
fazlasıyla hırslandıracağını düşünüyorum ve üst üste 2 sezon Mou’nun başarısız
olma ihtimalini açıkçası çok düşük görüyorum.Tek başına Mou faktörü bile
Chelsea’yi uzak ara şampiyonluk favorisi yapmaya yeter de artar bile.
2- ) Geçen seneyi başka takımlarda kiralık olarak geçiren
Lukaku ve De Bruyne ikilisi takıma tekrar döndü , üstelik tecrübe kazanmış bir
şekilde. Özellikle Lukaku Wba’da harika bir sezon geçirmişti ve attığı 17 gol
Mou’nun onu bu sene takımda tutmak istemesi için yeterli oldu. Önümüzdeki 2-3
sene içerisinde çok çok özel bir futbolcu olmasını beklediğim ve ilk defa
Drogba’ya bu kadar benzeyen bir futbolcu olduğuna inandığım Lukaku’nun Chelsea için bu sene önemli bir kazanç olacağını
düşünüyorum. Her ne kadar son dönemde eski formundan uzak olsa da Mou faktörü
ve sıkı bir yaz kampıyla Essien’in de bu sene takıma tekrar katkı sağlama
ihtimalini bence hiçte az değil.
EKSİLERİ :
1 - ) Torres eski
formundan oldukça uzak ve artık iyi bir golcü olup olmadığı tartışma konusu. Ba
ise Newcastle’deki performansını henüz yakalayamadı , Lukaku’nun da yaşı
itibariyle bu sezon kaç gol atabileceği merak konusuyken Chelsea’de bir
santrafor krizinden bahsetmek mümkün. Mou ‘da bunun farkına varmış olsa gerek
ki Cavani ile ilgilendi ancak Psg ‘nin oyuncuyu kapmasıyla hayalleri suya düştü. Kaliteli bir santrafor yapılmadığı taktirde
seneye Chelsea’nin hücum anlamında sıkıntı yaşaması hiçte sürpriz olmaz.
2 - ) Daha şimdiden
10’a yakın isim geldi Chelsea’ye ve gelen – giden sirkülasyonu çok fazla .
Takımın başında Mou gibi bir dahi olsa da bu isimlerin takıma ve sisteme
alışmaları mutlaka zaman alacaktır. Oluşturulan bu yeni yapılanma , bu sene Chelsea’nin özellikle ilk haftalarda başını ağrıtacağa
benziyor.
3 - ) John Terry’nin yaşadığı skandalların da etkisiyle
artık eski günlerden uzak olduğu bilinen bir gerçek. Ivanovic’de sağ bekten
bozma stoper olduğu için zaman zaman pozisyon hatası yaptığı oluyor. Bu durumda
stoper mevkisi Luiz – Cahill ikilisine emanet olacak gibi duruyor . Cahill her
ne kadar iyi bir stoper olsa da kesinlikle ‘’ Çok iyi ‘’ denilecek seviyede
değil ve olsa olsa en fazla iyi bir rotasyon oyuncusu olur bu takımda. Mikel’İn
de takımdan gitmesi şu aralar gündeme geldi. Essien’in de eski formundan uzak
olduğu göz önüne alınınca Chelsea’nin bir stoper ve bir ön libero transferi
yapması bir gereklilikmiş gibi duruyor, aksi taktirde Mou'nun istediği ''taş'' gibi savunma hattı biraz zor gözüküyor.
GELENLER :
1 - ) Mark Schwarzer ; Fulham’dan bedelsiz
alınan 40 yaşındaki kaleci Cech’i zorlayamasa da en azından görev verildiğinde
çok sırıtmayacak kapasitede. 1 senelik kontratı olduğu düşünülünce , mantıklı
bir transfer hamlesi bana göre.
2- ) Marco van Ginkel ; Vitesse’den
yaklaşık 10 Miyon Euro karşılığında kadroya katılan 20 yaşındaki ofansif orta
saha oyuncusu ileriye dönük yapılmış
mantıklı bir transfer hamlesi. Oscar , Hazard , Mata , Schürle varken sürekli
11 oynaması pek mümkün gözükmese de ilerleyen yıllarda adından oldukça söz
ettirebilir.
3 - ) Andre Schürrle ; Leverkusende
gösterdiği performansla devleri peşinden koşturan 22 yaşındaki ofans oyuncusu
şu anda Chelsea’nin yaptığı en iyi transfer konumunda. Hücum hattının her
bölgesinde oynayabilmesi ve son vuruş yeteneği Mou için seneye önemli bir isim
olacağının kanıtı.
4 - ) Kevin De Bruyne ; Belçika futbolunun
yetiştirdiği genç yeteneklerden olan Bruyne 2013 sezonunu Werder Bremen’de
kiralık olarak geçirdikten sonra bu sene takıma katıldı. Mou ilk yaptığı
açıklamada onu takımda tutmak istediğini söyledi. Orta sahanın ortası , sol
açık ve ofansif orta saha pozisyonlarında oynayabilmesi , bu genci iyi bir
rotasyon oyunucusu haline getiriyor.
5- )
Michael Essien ; Sezonu R.Madrid’de kiralık geçirdikten sonra , Mou ile
birlikte tekrar Chelsea’nin yolunu tuttu. Ön libero , orta saha ve sağ bek
pozisyonlarında görev yapabilmesi , güçlü fiziği ve saldırgan tarzıyla Mou’nun
tam da aradığı tipte bir oyuncu profili çiziyor Essien . İyi bir kamp dönemi
geçirirse beklenenden çok daha fazla katkısı olabilir bu sene takımına.
GİDENLER :
1 - ) Florent Malouda ; En iyi olduğu
dönemde bile bu takıma ne kadar yakışıyordu tartışılır. Yaşı artık 32’ye
dayandı ve büyük hedeflerin içinde yer alması mümkün değil. Yokluğunu
arayacaklarını sanmıyorum.
2- ) Marko Marin ; Forma bulduğu dönemlerde
oldukça kötü performanslar sergileyen Marin , İngiltereye bir türlü ayak
uyduramayanlardan. Sevilla’ya kiralık olarak gönderildi , oldukça yerinde bir
karar bence.
3- ) Oriol Romeu ; Geçen sene gösterdiği
performansla hayal kırıklığı yaratanlardan biri de Romeu’ydu . Henüz Premier
lig seviyesinde değil ve bu sene Valencia takımına kiralandı.
4- ) P.Ferreira ; Futbol hayatına son
noktayı koyan Ferreira 2004 senesinde Mou’nun vazgeçilmezlerinden olsa da
aradan geçen yıllar ona acımadı ve yaşınında etkisiyle doğal olarak performansı
düşüşe geçti. Geçen sene fazla katkı vermediğini düşününce , bu sene yokluğunun
sıkıntı yaratmasını beklemiyorum.
5- ) Yossi Benayoun ; Mou’nun Chelsea’deki
temizlik operasyonundan nasibini alanlardan biri de Benayoun. Orta sahanın
heryerinde oynayabilen , çalışkan ve iyi bir profesyonel olsa da ,o da büyük
hedefleri olan bir takımda kendisine yer bulabilecek kapasitede değil. Onun da
yokluğu fazla aranmaz gibi.
Chelsea için transfer sezonu henüz kapanmadı
ve bana kalırsa mutlaka bir kaliteli striker transferi lazım bu takıma. Mikel’de
ayrılırsa , bir ön libero ve Cahill’i yedeğe çekecek bir stoper bu sene Chelsea’yi
şampiyonluk yapmaya yeter bence. Madrid’de hücum oynasa da Mou her zaman
savunmasıyla başarıya ulaşmış bir menejerdir ve İngilterede aynı ilk
dönemindeki gibi önce savunmasını sağlama almasını bekliyorum. O yüzden bahis
anlamında Chelsea maçlarında gollere yönelmek sıkıntı yaratabilir. Ancak uzun
vadede şampiyonluk bahisini yüklü miktarda almayı da kendi adıma düşünüyorum.
Büyük bir sürpriz olmazsa Mou’nun şampiyonluğu kimselere kaptıracağını
sanmıyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)