8 Temmuz 2013 Pazartesi

BİR ÇILGIN TAKIM; SOUTHAMPTON...


Çok değil daha 4 sene önce iflas edip Leauge One'a düşürülmüş bir takımdı Soton... Federasyon tarafından 10 puanları silinmiş , toparlanıp kendine gelmeleri de oldukça uzun süre alır diye konuşulmaya başlanmıştı İngiltere'de.. Derken Nigel Adkins isminde , hücum futbolunu benimsemiş bir Menejer 12 Kasım 2010 yılında Soton 'un başına geçti ve 2012/13 sezonunun oynadığı futbolla en çok beğeni toplayan takımı Soton'un temelleri atılmış oldu..

Takımın başına sezon ortasında gelen Adkins için ilk maçlar oldukça sıkıntılıydı. İlk galibiyetini almak için 3 maç beklemesi gerekti. Bunda bana göre en önemli etken , Adkins'in hücum futbolunu benimsemesiydi. İçeride dışarıda açık oynayan , rakip kim olursa ve skor ne olursa olsun hep golü düşünenen futbolcular grubu yaratmak elbette kolay bir iş değildi. Ancak Adkins bunu kısa içerisinde başardı ve üst üste seri galibeyetler almaya başladı , üstelik 3'er 4'er gollü galibiyetler , hatta Oldham'a 6 tane atıp işi daha da abarttıkları da oldu bu süreçte.. Artık iyiden iyiye hücum takımı olmuşlardı ve özellikle evlerinde onların bileğini bükmek oldukça zordu , uzun süreli evinde galibiyet serileri artık 'Aziz' leri pekte istemeyerek gidilen bir deplasman haline getirmişti.

Sotonlu taraftarlar, sezonun devre arasında 3.000 Pound gibi komik bir rakama transfer edilen genç Lallana'nın sadece 3 yıl sonra bu takımın kaptanı olacağından habersizlerdi. Kulübün içinde bulunduğu mali durum bir yana Adkins de müthiş başarılıydı ve sezonun sonunda Championship'e takımını terfi ettirmeyi başardı. Championship'e çıktıkları ilk sezonda da Soton fırtınası esmeye devam etti ve muhteşem performanslarına orda da devam ettiler. Kulüp tarihinde ilk defa alınan üst üste 7 galibiyet ve gelen farklı galibiyetler , sükse yaratmak için oldukça yeterli bir sebepti , üstelik mali bir kriz içerisindeyken. Peri masalı sene sonuna kadar sürdü ve Soton özellikle evinde müthiş oynayıp oldukça gollü maçlar çıkardığı Champhonship'e veda edip , Premier Lig'e terfi etti.

Daha 2 sene öncesine kadar League 1 ' de mücadele eden bu takımın Premier Ligde nasıl barınacağı merak konusuydu , üstelik çokta büyük transferler yapmadan. Aslında sene başında pekte şans verilmiyordu Soton'a , bir nevi 'Geldikleri gibi giderler' lafı onlar için sıkça kullanılıyordu. Premier Ligdeki ilk maçlarında , herkes onlardan ağır bir yenilgi beklerken , City'den hiç çekinmeyip son Şampiyona hemde deplasmanda kafa tuttular. Son 15 dakikaya 2-1 önde girmelerine rağmen , - felsefeleri gereği- 3. golü arama derdine düşünce 3-2 yenilmekten kurtulamadılar. Daha ilk maçtan mesaj alınmıştı aslında. Gene hücum futbolundan taviz verilmeyecek , rakip kim olursa olsun saldırılacaktı. Ardından gelen Wigan yenilgisi , ve evlerinde Manu'ya karşı gene dakika 85'e kadar 2-1 önde götürüp , bir kez daha hücumu düşünürken yitirilen 3 puan..

Hücum olarak hiçbir sıkıntı yaşamamalarına rağmen savunmaları ciddi derecede aksıyordu Soton'un. Lallana artık kaptanlığa yükselmiş müthiş bir yetenek , Gaston Ramirez Avrupa çapında bir oyun kurucu , Lambert'te takımın maestrosuna dönüşmüştü bu arada.. İşler çokda kötü gitmemesine rağmen bu düzey için yetersiz savunma hatları başlarına iş açtı ve Adkins , tam da işleri yoluna koymuş , seri puanlar almaya başlamışken şok bir kararla işinden kovuldu.

Tüm taraftarlar tarafından sevilen Adkins'in kovulması , kulübün ciddi şekilde eleştirilmesine neden olmuştu taraftarlar tarafından. Haftalarca bu protesto devam etti , taa ki yeni menejer Pochettino'nun Soton için biçilmiş kaftan olduğunu anlayana kadar. Pochettino , Adkins'ten aldığı bayrağı daha da ileri taşımaya kararlıydı , takımın benimsediği hücum felsefesini değiştirdi ve deyim yerindeyse 'ultra hücum' takımı haline getirdi Soton'u. Old Traffordd'da 2-1 yenildikleri Manu maçında yüzde 59 topla oynamaları ve Manu kalesine 20'den fazla şut çekmeleri , yeteri kadar etkiliyeciydi.

Geldiği ilk haftadan beri takıma uyum sağlayan Pochettino yönetiminde Soton , içeride - dışarıda rakip farketmeksizin 90 dakika hücum felsefesiyle çıkıyordu ve  müthiş keyifli maçlar izlettiriyorlardı bizlere.Adkins hücum futbolunu benimsemişti ancak Pochettino tam anlamıyla bir çılgındı. Adkins'ten bu yana devam eden iç sahada başarılı çizgileri , Pochettinıo ile de tavan yaptı ve evlerinde City'yi 3-1 , Liverpool'u 3-1 , Chelsea 'yi 2-1 yendiler, ve bu maçların tamamında da rakiplerini nerdeyse rezil ettiler. Savunmaları aksıyordu evet ancak zaten onların sisteminde savunma yapmak diye bir şey söz konusu değildi , takımın top kesmekten sorumlu ön liberosu  Schneiderlein bile ligi 5 gol atarak tamamlamıştı.

Kötü başladıkları sezonu , sonlara doğru tavan yapan ve herkesin konuştuğu o '' ÇILGIN' takım imajıyla bitiren Soton bu arada 'Luke Shaw' gibi muhteşem ötesi ve daha 18 yaşındaki bir adamı ilk 11' e monte ederek rüya gibi bir ilk sene geçirmiş oldu Premier Ligde. Shaw artık bu takımın değişilmez bir parçasıydı ve Chelsea , Manu gibi kulüplerin dikkatini çoktan çekmişti bile. 2013/14 sezonun başında aksayan savunmalarını Dejan Lovren'e 10 Milyon Euro vererek kapatınca , her halkasıyla iyi bir takım haline gelmiş oldu artık Soton.

Sol kanattan Shaw- Lallana iş birliğiyle yapılan bindirmeler , Ramirez'in ara pasları , Lambert'in hücumu yönetmesi , Jay Rodriguez'in kurnazlığı ile pozisyona girmesi , Ramirez'in sağ kanattan uzak direğe yaptığı muz vuruşları ve Schneiderlein'in sürpriz bindirmeleri.. Hepsi 2013/14 sezonunda bizlerle olmaya devam edecek ve büyük ihtimalle oldukça keyif verecek .. Bu sene Premier Ligde en çok dikkat edilmesi gereken takımın Soton olduğunu düşünüyorum ve sürpriz yapıp üst sıraları zorlayabileceklerine inanıyorum. Özellikle evlerindeki maçlarının şiddetle izlenmesini öneriyorum ve biliyorum ki bundan ötürü hiçbir futbolsever asla pişman olmaz.. Çılgın Pochettino ve ekibi yeni sezonda da iş başında , bize de keyifle onlar takip etmek düşüyor.

Bu takımın yaratıcısı Adkins'e sonsuz teşekkürü bir borç bilip , Pochettino'nun yeni sezonda da çılgınlıklarını merakla bekliyor olacağım. Ve son söz Luke Shaw'a ; Hayatımda 18 yaşında olup da bu kadar yetenekli bir sol bek izlemediğimi itiraf etmeliyim , açıkçası o yaşta böyle bir yetenek olduğunu  da düşünmüyorum. Dikkatle izlenmeli , ileride Roberto Carlos değil de Shaw konuşulursa , benim için hiç de sürpriz olmaz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder