9 Temmuz 2013 Salı

YILLAR SONRA PAŞA'DA BULUŞAN 2 ADAŞ: " RYAN DONK VE RYAN BABEL"






Genç oyunculara her zaman çok önem vermişimdir.Belki de Belçika ve Hollanda Ligi sevdam da bu yüzdendir.Genç Şampiyonaları da her zaman çok ilgimi çekmiştir ve hemen hepsini izlemişimdir.2007 U-21 Avrupa Şampiyonası da bunlardan biriydi.Hollanda şampiyonaya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyordu.Turnuva 8 takımdan oluşuyordu ve 2 grupta ilk ikiye girmeyi başaran takımlar direk yarı finale yükselecekti.Ev sahibi iddaalı bir kadroyla katılmıştı turnuvaya ve taraftarı önünde kupayı kaldırmak istiyordu.İlk 11'lerinde ise; 2 tanıdık isim vardı: "Ryan Donk ve Ryan Babel"

Az Alkmaar'ın genç defansı Donk ve Ajax'ın son altyapı ürünlerinden Babel takımın değişmez oyuncularıydı. Turnuvaya da İsrail galibiyetiyle başladılar. 2. maçta da turnuvanın ağır toplarından Portekiz'i çok zorlanmalarına rağmen 2-1 ile geçtiler.Maçta perdeyi açan isim de Ryan Babel olmuştu.Gruptaki son maçlarında da Belçika ile 2-2 berabere kalıp yarı finale çıktılar.Yarı finalde rakipleri B grubu 2.si İngiltere'ydi.89. dakikada attıkları golle beraberliği kopardılar ve maç penaltılara kadar gitti.Tam 23 penaltının atıldığı maçta kazanan taraf 13-12 Hollanda'ydı. Finalde rakip daha güçsüzdü ve zorlanmadan 4-1 kazandılar.Ryan Babel bu maçta da 1 gole imza atmıştı ve Ryan Donk&Ryan Babel ikilisi kupayı beraber kaldırdılar bu maç sonunda. Turnuvanın en değerli oyuncusu Drenthe, en golcüsü ise; Maceo Rigters oluyordu. Ama en dikkat çeken oyuncusu tartışmasız Ryan Babel'di.

Turnuva sonu 18 milyon Euro'ya Liverpool yolunu tutuyor ve Ajax'ın altyapıdan çıkardığı en pahalı oyuncu oluyordu. (Daha sonra bu rekoru Wesley Sneijder kıracaktı) İlk sezonu fena geçmiyordu aslında.Ama "rotasyon oyuncusu" kimliğinden kurtulamamıştı.30 maçta forma giymişti Premier Lig'de.Ama bu 30 maçın 15'inde sonradan oyuna girmiş; 14'ünde de oyundan çıkmıştı.Yani 90 dakika oynadığı maç sayısı sadece 1'di! İlk Şampiyonlar Ligi gollerini de ülkece unutmak istediğimiz 8-0'lık maçta Beşiktaş'a karşı atmıştı.Derken Liverpool'un Hollanda'dan aldığı santraforları kanatlaştırma fantazisinin kurbanı oldu.Önce kanat-forvet; sonra da yavaş yavaş sağ kanada kaydırıldı.Hatırlarsınız Kuyt da bu fantazinin kurbanlarındandı. Kanatta başarılı olamadı bir türlü Babel ve forma şansı git gide azalmaya başladı.Liverpool onu 10 milyon zararla Hoffeinheim'a sattı 2011'de.

31 maçta oynadı; 4 gol 4 asist yaptı ilk sezonunda.Forma giydiği maç sayısı fena değildi.Son senelerdeki en çok forma giydiği sezondu bu.Ama performansı yine üst düzey değildi.Bu paralar verilen ve büyük beklentilerle alınan bir hücum oyuncusundan en azından 8-9 gol ve asist rakamlarının üstüne çıkması beklenir bana göre.Hoffeinheim'da da aradığı mutluluğu bulamadı ve tutunamadı.Bir türlü "key player" olamadı gittiği hiçbir takımda. Hoffeinheim'da da durum aynıydı.Hoffeinheim'ı da bir senede 8 milyon Euro zarara uğratıp bedelsiz yetiştiği kulübe Ajax'a gitti.Kafasındaki plan altyapısında yetiştiği kulüpte yeniden parlamak ve Avrupa'ya dönmekti.Gittikçe sönen kariyerini yeniden canlandırmak ve "Ben ölmedim" mesajını vermek istiyordu.Ama burada da sakatlıktır;formsuzluktur derken lig-kupa ve Şampiyonlar Ligi'nde toplam 22 maçta forma giyebildi sadece.5 gol atıp 7 asist yaptı bu 22 maçta.Bu 22 maçın yine 8'inde sonradan oyuna girip; 8'inde oyundan çıktı.1305 dakika forma giydi ve 5 gol attı;7 asist yaptı diye bakarsak oynadığı süre bazında iyi bir ortalama bu aslında.Yani 108 dakikada bir ya asist yapmış yada gol atmış Babel.108 dakikada bir atılan gole direk etki etmiş.Ama Ajax'ın ligde müthiş bir gol ortalamasıyla oynadığını da hesaba katmak gerek.

Bu ortalamalar Şampiyonlar Ligi'nde final hedefleyen Ajax'a yetmedi ama Kasımpaşa'ya yeter de artar bile.Tabi sakatlık yaşamazsa daha fazla süre alması garanti gibi olan Kasımpaşa'da bu ortalamayı genele yayabilirse.Transfer olduğu her kulübe zarar ettirerek gitti Babel.Ama Kasımpaşa onu bonservis bedelsiz aldığı için bu konuda içi rahat olabilir. Gelelim Babel'in özelliklerine.Senelerdir kendisini yakından takip ediyorum.Hem santrafor hem de sağ-sol kanat forvet mevkisinde oynayabiliyor Babel. Ama hiçbirinde ideal bir oyuncu değil.En kötü özelliği de bu zaten. Hem matematikten,hem coğrafyadan, hem edebiyattan, hem tarihten 3 alarak geçen bir öğrenci gibi.Her dersten rahat rahat geçen ama hiçbir dersi mükemmel olmayan bir öğrenci. Ne Huntelaar gibi çok iyi bir santrafor ne de Robben gibi üst düzey bir kanat forvet.Onu hem kişilik hem de oyun karakteri olarak Colin Kazım'a çok benzetiyorum.Onun gibi rap tutkunu,biraz vurdumduymaz ve yeteneklerini performasına bir türlü tam olarak yansıtamamış bir oyuncu.Öncelikle sol ayağı zayıf.Sol kanatta oynarken topu sola çekip orta açamaz Babel.Sağ kanatta oynarken ise; sola çekip etkili şut çekemez.Santrafor oynamak için ise; hem pozisyon bilgisi hem de bitiriciliği yetersiz bana göre.Yine de oynayabileceği en ideal mevki 4-3-3'ün solu gibi duruyor şu an.Ani hızlanması ve soldan sağa kat edip çektiği şutlar en önemli özelliği bana göre.Bunu da yapabileceği en ideal mevki sol kanat forvet.Belki de uzun zamandır ilk defa "Key player" statüsünde oynayacak bir takımda.Kendini yeniden kanıtlamak için de çok önemli bir şans bu sene onun için.

Gelelim bu ikilinin daha istikrarlı olanına.Yani Ryan Donk'a.Takip ettiğim ana lig olan Belçika Ligi'nde oynuyor son 3 yıldır.Yani son 3 yıldaki her maçını izledim diyebilirim.Öncelikle Belçika'da çok sevilen bir oyuncuydu Donk bunu söyleyeyim.Kaptanlığa kadar yükselmiş bir isim aynı zamanda.Zeeburgia altyapısından çıkmış bir oyuncu ve aslında geç profesyonel olanlardan.Ancak 19 yaşında profesyonel bir kulüp olan Waalwijk'e giden Donk burada sadece 7 maçta oynadıktan sonra ülkenin önemli takımlarından Az Alkmaar'a transfer oldu.İlk sene 26, ikinci sene 27 maça çıktı.2006-2007 sezonunda şimdiki hocası Şota Arveladze ile de aynı takımda oynadı aynı zamanda.2008-2009 sezonunda bir de Ada havası koklayıp döndü West Bromwich ile.Ve ondan sonra asıl serüveni başladı.Yani "Brugge serüveni"

Brugge'e gidene kadar dominant bir stoper performansı sergileyememişti Donk. Brugge'e gelir gelmez de ayak tarak kemiğini kırmıştı.Çok kötü başlamıştı Brugge serüveni. Sakatlık sonrası kısa süreli sağ bek denemelerinden sonra asıl mevkisine yani stopere döndü. O andan itibaren de formayı bırakmadı.Oynadıkça fiziğini ve pozisyon bilgisini geliştirdi. Fizikli ve iyi pozisyon alabilen bir oyuncu.Hollanda patentli olması nedebiyle ayağına da hakim bir stoper.Geriden oyun kurma açısından da Kasımpaşa'nın çok işine yarayacaktır.Aynı zamanda son senelerde Tchite,Mbokani,Lukaku,Benteke gibi çok kaliteli; çok hızlı ve kalıplı forvetlere karşı oynadı.Bu maçlarda hep adam adama oynadı bu oyunculara karşı.Bu da markaj özelliğini inanılmaz geliştirdi. Kasımpaşa'nın 3 büyüklerle yapacağı maçlarda Sow,Webo,Drogba,Eneramo gibi oyuncuları tutma açısından takımın en önemli kozu olacaktır.Bana göre Ryan Babel'den çok daha iyi bir hamle ve müthiş bir transfer başarısı.Sene sonunda muhtemelen 3 büyüklerin en önemli stoper adayı alacaktır Süper Lig'de göstereceği performansla.

Evet iki Ryan,iki eski dost yıllar sonra Kasımpaşa'da buluştu.Biri kariyerini yeniden parlatmak diğeri de buradan sıçrama yapmak ve artık biraz da para kazanmak için geldi ülkemize.Birbirleri ve Şota Arveladze onlar için büyük bir şans.Hiç yabancılık çekmeyeceklerdir bu sebeple Paşa'da.Bakalım nasıl bir performans sergileyecek sene boyunca bu ikili.Ben de merakla beklemekteyim...

Hazırlayan: Burak AKÇAY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder