PSG ile ilgili yaptığım değerlendirmeyi okumadan, Monaco ile ilgili fikirlerimi okumamanızı öneririm. PSG yapılanmasını okuduğumuz zaman, Monaco ile ilgili önsözleri de not etme imkanı yakalarız. Bu notu düşmeden yazıma başlamak istemedim…
”Şampiyonluğun en büyük 2 adayından biri Monaco” diye başlayan cümlelere sertçe karşı çıktığımı belirterek başlayacağım. Neye göre “en büyük aday”? Kime göre? Yapılan takviyeler mi 1 numara yaptı bu kulübü, yoksa başka güven veren noktaları da var mı? Ben olmadığını düşündüğüm için bu minvalde devam edeceğim.
Carvalho, Falcao, Moutinho ve Rodriguez transferleriyle “ikinci el Porto” ilanını andıran bir kadro listesi oluşmuş oldu. İsimler ve ekoller “idare eder be abi” modunda da olsa, saçılan paralar yine çok fazla. “Yine” derken Monaco için söylemedim; Chelsea, Manchester City, Anji, Malaga, QPR ve PSG’den sonra “bu sefer de Monaco” demek istedim… Bu jenerasyonun başarılı temsilcileri olsa da, “parasıyla rezil olan” kulüplere şahit olduk. Bazılarının planları varken, bazıları da formatsız devam etti bu serüvene. Bu sebeple hüsran sayısında 3,5 üstü banko oldu son yıllarda. Anlatmak istediğim detaylar için bazı benzer ilerleyişlere göz atmamız gerekiyor;
Chelsea patronu Abramovich’in ilk transferleri;
Hernan Crespo
Claude Makalele
Juan Sebastian Veron
Alexei Smertin
Geremi
Damien Duff
Wayne Bridge
Adrian Mutu
Joe Cole
Neil Sullivan
Marco Ambrosio
Jurgen Macho
Scott Parker
Harcanan para 121 M £. (Bu rakam Abramovich’in 10 yıllık serüveninde bir sezonda harcadığı en yüksek para.) Mevcut teknik adam ise “yine” Claudio Ranieri !!!
İlerleyen yıllarda Mourinho’nun da katkısıyla çok daha verimli kadrolar oluşturmasını bildi Roman Abramovich. Drogba, Deco, Carvalho ve Robben gibi oyuncularla bir tarz oturtmayı başarabildiler. Ancak tarzın oturup, başarının gelmesi tabii ki kısa sürmedi. Ancak ilk sezon yapılan planlama gerçekten hiç iyi değildi. 14 yeni transfere ödenen ortalama 9 milyon £ pek de işe yaramamıştı. Doğal olarak hem bu oyuncular, hem de bu oyuncuları talep eden Ranieri’nin Chelsea macerası da (Abramovich’ten sonra) pek uzun sürmemişti…
PSG sahibi Al-Khelaifi’nin ilk transferleri;
Javier Pastore
Blaise Matuidi
Jeremy Menez
Kevin Gameiro
Milan Bisevac
Nicolas Douchez
Diego Lugano
Salvatore Sirigu
Mohamed Sissoko
Harcanan para 89 M €. (Pastore’yi çıkartırsak sadece 46 M €.) Teknik direktörlüğe ise “yine” bir İtalyan, Carlo Ancelotti getirilmişti.
Transferlerin kesinlikle ama kesinlikle bir altyapısı vardı. Ya Ligue 1 ya da Seria A tecrübesi olan isimler tercih edilmişti. Çok büyük umutlar beslenen ve Ancelotti’nin hemen her sezon yaptığı “Öyle bir oyuncuya para dökmeliyim ki dünya beni konuşsun.” Tarzını yansıttığı Pastore transferi hariç çok büyük para da harcamamışlardı. Bu takviyelere müteakip gelen Zlatan, Silva, Wiel, Alex, Verratti ve Lavezzi gibi oyuncular da “Ligue 1 ve Seria A karışımı” olarak hazırlanan kokteyle ilave niteliğindeydi. Belki de en doğru “paralı” yapılaşmaydı. Abramovich’in ilk senesinde yapamadığını, PSG yapmıştı…
Manchester City, Malaga ve QPR’a da değinebilirdim ancak sanırım bu 2 örnek kafi. City’nin de çok dağınık bir sistem ile yapılamaya başladığını biliyoruz. Malaga ve QPR da sadece kötü bir şaka gibilerdi. Üzerine bir cümle bile kurmaya değmez…
İşte Monaco’nun yapılaşmasını da “Çiçeği burnunda Abramavich” standartlarında buluyorum. Sadece 3 oyuncuya ödenen 130 M €’luk bonservis bedeli gerçekten inanılmaz! Bu oyuncular Falcao, Rodriguez ve Moutinho bile olsa, ödenen paranın büyüklüğü tartışılmaz. (Moutinho’nun performansının Marsilya zamanlarındali Lucho Gonzalez seviyelerine bile gelemeyeceği kanaatindeyim.) Bir de bu ekibi uzaktan da olsa tanıyan Carvalho geldi. Yetmedi, Abidal ve Toulalan ile yaş ortalamasını iyice artırdılar. Mirin ve Martial transferlerini ise olumlu buluyorum. Ancak şu ana kadar ödenen 144 M €’luk bonservis bedelinin (ilk sezon için) haddinden fazla olduğunu düşünüyorum. Muhtemel bir başarısızlıkta da “yine” Claudio Ranieri kapı dışarı edilebilir.
Ucuza kaçılan ve doğal olarak yaşı geçmiş oyuncularla takviye edilen stoper, sol bek ve ön libero pozisyonları bana göre çok yetersiz kaldı. Kale ve sağ bek için de henüz bir adım atılmış değil. Kısacası orta sahanın arka tarafı şampiyonluğun “Ş”sini bile hak edebilecek kapasitede değil… Hücum hattı ise abartı derecede pahalı ve spekülatif. Ben bu tarz bir yapılanmanın başarı getireceğini zannetmiyorum. İlerideki üçlüye harcanan 130 M €’dan tasarruf edilse, savunma bölgesi için de ileriye dönük muhteşem hamleler yapılabilirdi. Nasıl mı?
Örneklerle açıklamama izin verin;
Kaleci
David Ospina – Anthony Lopes
Sağ Bek
Serge Aurier - Sebastien Corchia
Stoper
Bruno Ecuele – Kurt Zouma – Abdelhamid El Kaoutari –
Aymen Abdennour - Samuel Umtiti – Dejan Lovren
Sol Bek
Lucas Digne - Fabrice N’Sakala - Jerome Roussillon
Chris Mavinga – Timothee Kolodziejczak
Orta Saha (Defansif / Box to Box)
Etienne Capoue – Maxime Gonalons - Adrien Rabiot
Grzegorz Krychowiak – Salif Sane – Joshua Guilavogui
Saydığım 21 oyuncunun tamamı 10 M € civarına alınabilecek 25 yaş altı Ligue 1 oyuncularıydı. Bu 5 mevki için yaklaşık 50 M € harcanması demek, takımın defansif iskeletini en az 5 yıl sağlama almak demekti. Ancak Monaco 3 hücum oyuncusuna 130 M € verip, defansif oyuncularda cimrilik yapmayı seçti.
Bu takım mutlaka bol gol atacaktır ancak yedikleri de az olmaz. Ligue 1’in en yüksek gol ortalamasını Monaco’da görebiliriz. 2-3 gol yiyecekleri en az 4-5 maç olacaktır. Bu da en az 2 tane 7+ izlettirebilir bizlere. Üst bahisleri açısından “samimi dostumuz” olabilir Monaco. Hoşuma giden tek yönleri de bu zaten…
Carvalhal, Abidal ve Toulalan için sadece 5 M € ödediler. Ancak maaşlar tabii ki çok yüksek. 2011 yılındaki PSG’in her bölgeye eşit olarak yaptığı genç transferler bile şampiyon olmaya yetmemişken, Monaco’nun şampiyonluk kovalayabileceğini zannetmiyorum. En azından fikirleri değişene kadar!
PSG yorumunda yazmak istemedim ancak bu kez belirtmek istiyorum;
PSG’in elini kolunu sallaya sallaya şampiyon olacağını düşünüyorum. Monaco ise Lyon, Marsilya ve Lille ile Şampiyonlar Ligi için kapışmalı. Bence varabilecekleri en gerçekçi hedef bu…
Not : Bu satırları 14 Temmuz 2013’te kaleme aldım. Lig başlayana kadar akıllı hamleler yaparlarsa, şanslarını biraz daha artırabilirler. Konuşulan bazı isimler var. Kimi doğru, kimisi de “yine” gereksiz. Umarım daha sağlam bir savunma hattı kurar ve şampiyonluk mücadelesine renk getirirler.
”Şampiyonluğun en büyük 2 adayından biri Monaco” diye başlayan cümlelere sertçe karşı çıktığımı belirterek başlayacağım. Neye göre “en büyük aday”? Kime göre? Yapılan takviyeler mi 1 numara yaptı bu kulübü, yoksa başka güven veren noktaları da var mı? Ben olmadığını düşündüğüm için bu minvalde devam edeceğim.
Carvalho, Falcao, Moutinho ve Rodriguez transferleriyle “ikinci el Porto” ilanını andıran bir kadro listesi oluşmuş oldu. İsimler ve ekoller “idare eder be abi” modunda da olsa, saçılan paralar yine çok fazla. “Yine” derken Monaco için söylemedim; Chelsea, Manchester City, Anji, Malaga, QPR ve PSG’den sonra “bu sefer de Monaco” demek istedim… Bu jenerasyonun başarılı temsilcileri olsa da, “parasıyla rezil olan” kulüplere şahit olduk. Bazılarının planları varken, bazıları da formatsız devam etti bu serüvene. Bu sebeple hüsran sayısında 3,5 üstü banko oldu son yıllarda. Anlatmak istediğim detaylar için bazı benzer ilerleyişlere göz atmamız gerekiyor;
Chelsea patronu Abramovich’in ilk transferleri;
Hernan Crespo
Claude Makalele
Juan Sebastian Veron
Alexei Smertin
Geremi
Damien Duff
Wayne Bridge
Adrian Mutu
Joe Cole
Neil Sullivan
Marco Ambrosio
Jurgen Macho
Scott Parker
Harcanan para 121 M £. (Bu rakam Abramovich’in 10 yıllık serüveninde bir sezonda harcadığı en yüksek para.) Mevcut teknik adam ise “yine” Claudio Ranieri !!!
İlerleyen yıllarda Mourinho’nun da katkısıyla çok daha verimli kadrolar oluşturmasını bildi Roman Abramovich. Drogba, Deco, Carvalho ve Robben gibi oyuncularla bir tarz oturtmayı başarabildiler. Ancak tarzın oturup, başarının gelmesi tabii ki kısa sürmedi. Ancak ilk sezon yapılan planlama gerçekten hiç iyi değildi. 14 yeni transfere ödenen ortalama 9 milyon £ pek de işe yaramamıştı. Doğal olarak hem bu oyuncular, hem de bu oyuncuları talep eden Ranieri’nin Chelsea macerası da (Abramovich’ten sonra) pek uzun sürmemişti…
PSG sahibi Al-Khelaifi’nin ilk transferleri;
Javier Pastore
Blaise Matuidi
Jeremy Menez
Kevin Gameiro
Milan Bisevac
Nicolas Douchez
Diego Lugano
Salvatore Sirigu
Mohamed Sissoko
Harcanan para 89 M €. (Pastore’yi çıkartırsak sadece 46 M €.) Teknik direktörlüğe ise “yine” bir İtalyan, Carlo Ancelotti getirilmişti.
Transferlerin kesinlikle ama kesinlikle bir altyapısı vardı. Ya Ligue 1 ya da Seria A tecrübesi olan isimler tercih edilmişti. Çok büyük umutlar beslenen ve Ancelotti’nin hemen her sezon yaptığı “Öyle bir oyuncuya para dökmeliyim ki dünya beni konuşsun.” Tarzını yansıttığı Pastore transferi hariç çok büyük para da harcamamışlardı. Bu takviyelere müteakip gelen Zlatan, Silva, Wiel, Alex, Verratti ve Lavezzi gibi oyuncular da “Ligue 1 ve Seria A karışımı” olarak hazırlanan kokteyle ilave niteliğindeydi. Belki de en doğru “paralı” yapılaşmaydı. Abramovich’in ilk senesinde yapamadığını, PSG yapmıştı…
Manchester City, Malaga ve QPR’a da değinebilirdim ancak sanırım bu 2 örnek kafi. City’nin de çok dağınık bir sistem ile yapılamaya başladığını biliyoruz. Malaga ve QPR da sadece kötü bir şaka gibilerdi. Üzerine bir cümle bile kurmaya değmez…
İşte Monaco’nun yapılaşmasını da “Çiçeği burnunda Abramavich” standartlarında buluyorum. Sadece 3 oyuncuya ödenen 130 M €’luk bonservis bedeli gerçekten inanılmaz! Bu oyuncular Falcao, Rodriguez ve Moutinho bile olsa, ödenen paranın büyüklüğü tartışılmaz. (Moutinho’nun performansının Marsilya zamanlarındali Lucho Gonzalez seviyelerine bile gelemeyeceği kanaatindeyim.) Bir de bu ekibi uzaktan da olsa tanıyan Carvalho geldi. Yetmedi, Abidal ve Toulalan ile yaş ortalamasını iyice artırdılar. Mirin ve Martial transferlerini ise olumlu buluyorum. Ancak şu ana kadar ödenen 144 M €’luk bonservis bedelinin (ilk sezon için) haddinden fazla olduğunu düşünüyorum. Muhtemel bir başarısızlıkta da “yine” Claudio Ranieri kapı dışarı edilebilir.
Ucuza kaçılan ve doğal olarak yaşı geçmiş oyuncularla takviye edilen stoper, sol bek ve ön libero pozisyonları bana göre çok yetersiz kaldı. Kale ve sağ bek için de henüz bir adım atılmış değil. Kısacası orta sahanın arka tarafı şampiyonluğun “Ş”sini bile hak edebilecek kapasitede değil… Hücum hattı ise abartı derecede pahalı ve spekülatif. Ben bu tarz bir yapılanmanın başarı getireceğini zannetmiyorum. İlerideki üçlüye harcanan 130 M €’dan tasarruf edilse, savunma bölgesi için de ileriye dönük muhteşem hamleler yapılabilirdi. Nasıl mı?
Örneklerle açıklamama izin verin;
Kaleci
David Ospina – Anthony Lopes
Sağ Bek
Serge Aurier - Sebastien Corchia
Stoper
Bruno Ecuele – Kurt Zouma – Abdelhamid El Kaoutari –
Aymen Abdennour - Samuel Umtiti – Dejan Lovren
Sol Bek
Lucas Digne - Fabrice N’Sakala - Jerome Roussillon
Chris Mavinga – Timothee Kolodziejczak
Orta Saha (Defansif / Box to Box)
Etienne Capoue – Maxime Gonalons - Adrien Rabiot
Grzegorz Krychowiak – Salif Sane – Joshua Guilavogui
Saydığım 21 oyuncunun tamamı 10 M € civarına alınabilecek 25 yaş altı Ligue 1 oyuncularıydı. Bu 5 mevki için yaklaşık 50 M € harcanması demek, takımın defansif iskeletini en az 5 yıl sağlama almak demekti. Ancak Monaco 3 hücum oyuncusuna 130 M € verip, defansif oyuncularda cimrilik yapmayı seçti.
Bu takım mutlaka bol gol atacaktır ancak yedikleri de az olmaz. Ligue 1’in en yüksek gol ortalamasını Monaco’da görebiliriz. 2-3 gol yiyecekleri en az 4-5 maç olacaktır. Bu da en az 2 tane 7+ izlettirebilir bizlere. Üst bahisleri açısından “samimi dostumuz” olabilir Monaco. Hoşuma giden tek yönleri de bu zaten…
Carvalhal, Abidal ve Toulalan için sadece 5 M € ödediler. Ancak maaşlar tabii ki çok yüksek. 2011 yılındaki PSG’in her bölgeye eşit olarak yaptığı genç transferler bile şampiyon olmaya yetmemişken, Monaco’nun şampiyonluk kovalayabileceğini zannetmiyorum. En azından fikirleri değişene kadar!
PSG yorumunda yazmak istemedim ancak bu kez belirtmek istiyorum;
PSG’in elini kolunu sallaya sallaya şampiyon olacağını düşünüyorum. Monaco ise Lyon, Marsilya ve Lille ile Şampiyonlar Ligi için kapışmalı. Bence varabilecekleri en gerçekçi hedef bu…
Not : Bu satırları 14 Temmuz 2013’te kaleme aldım. Lig başlayana kadar akıllı hamleler yaparlarsa, şanslarını biraz daha artırabilirler. Konuşulan bazı isimler var. Kimi doğru, kimisi de “yine” gereksiz. Umarım daha sağlam bir savunma hattı kurar ve şampiyonluk mücadelesine renk getirirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder