8 Temmuz 2013 Pazartesi

PARIS SAINT GERMAIN 2013/14



2011 ve 2012 yıllarında Ibrahimoviç, Lavezzi, Menez, Pastore, Sirigu, Sissoko, Motta, Thiago Silva ve Verratti gibi kaliteli isimleri kadrosuna katıp, 2012-13 sezonunda Ligue 1’i domine eden PSG bu sezon da aynı performansı devam ettirebilecek mi? Ligue 1’in “Yeni Paris Saint Germain”i olarak gösterilen Monaco ile aralarında ne gibi farklar var? Yeni teknik patron Laurent Blanc’ın takıma etkisi ne olabilir? Bu soruları teori ve pratiğe dökülmüş veriler ile cevaplayağım…

İtalya’da yaşadıkları başarılarla futbol camiasına nam salan Leonardo ve Ancelotti kontrolünde gelişen 2011-2012 ve 2012-2013 transferlerinde ilginç bir nokta göze çarpmaktaydı;

Ibrahimoviç, Lavezzi, Menez, Pastore, Sirigu, Sissoko, Motta, Thiago Silva, Verratti gibi isimlere İtalya Ligi’nde oynamış Maxwell ve bu ülkenin pasaportunu taşıyan Lugano’yu da ilave edersek, Fransa Ligue 1’den ziyade İtalya Serie A’da mücadele eden bir PSG izlenimine kapılmamak imkansızdı… Veya sadece ben bu gözle izledim, bilemiyorum. Ancak 2 sezondur izlediğim PSG’in klasik Ligue 1 futbolu oynamadığını söylemem gerek… Fransa Ligi için haddinden fazla ofansif gibi görünen kadroyu, 2012-13 transfer sezonunda dengelemeyi başardı PSG… Ancak kaliteli savunma ve hücum hattından ziyade, orta sahada görev alan isimlerin kilit rolü vardı bu yükselişte.

Geçtiğimiz sezon boyu bolca övdüğüm Verratti, Chantome ve Matuidi üçlüsünün ortaya koymuş olduğu “çift yönlü” performans, PSG’in fark yaratmasını sağladı. Ibrahimoviç, Pastore, Lucas, Menez ve Lavezzi gibi “altın”ların saflık değerini ortaya koyan “mihenk taşı” da bu üçlü oldu doğal olarak. Hücum hattını besleyip, savunma hattına güven aşılayan Verratti, Chantome ve Matuidi üçgeni için alkışların en yüksek seslisini çırpıyorum geçtiğimiz sezon için… 2013-14 için de bu ekipten beklentilerim oldukça yüksek… Efektif hücum, doğru pas alışverişi ve kaliteli savunma…

Ortaya koyduğum bu tablonun sadece kağıt üzerinde kalan bir değerlendirme olmadığını da şu veriler ile belgelemekte fayda var;

2011-2012 Ligue 1
- Ligin en çok gol atan takımı PSG (75)
- Montpellier, Lille, Toulouse ve Brest’ten çok, Bordeaux ve Marsilya ile eşit sayıda gol yemiş bir PSG (41)

2012-2013 Ligue 1
- Ligin en çok gol atan takımı PSG (69)
- Ligin en az gol yiyen takımı PSG (23)
En yakın takipçileri ise St.Etienne (32) Bordeaux (34) ve Marsilya (36)

Her iki sezonda da şampiyonluğa oynamış ve iki sezonda da hemen hemen aynı sayıda gol bulmuş. Ancak yenilen goller arasında uçurum var! Özellikle son sezonda yenilen 23 gol gerçekten efsane niteliğinde. Peki Laurent Blanc bu ritmi devam ettirebilir mi? Bu bilinmez için Blanc’ın Bordeaux ve Fransa Milli Takımı karnesine bakmak gerekli, ancak yeterli değil. Bu nedenle bazı hareket ve demeçlerine göz atmakta fayda olduğu kanaatindeyim. İşte bunlardan bazıları;

“Xavi ve Iniesta Fransız vatandaşı olsalardı, düşük fizik kaliteleri nedeniyle onları Fransa Milli Takımı’na almayabilirdim.”
Eylül 2010

“Fransa Milli Takımı’nda görev alan siyahi oyuncular için bir kota konulması taraftarıyım.”
Mayıs 2011

“PSG soyunma odasında bundan böyle Fransızca konuşulacak.”
Haziran 2013

Laurent Blanc Bordeaux kariyerinde çıktığı 150 maçta 248 gol atıp, 153 gol yedi. Daha doğrusu 63 gol atıp, 39 gol yiyen (sezonluk ortalamaya bakılırsa) bir grafik çizdi. Son 2 yılın PSG çizgisinden daha düşük bir performans… Ancak Bordeaux’daki ilk sezonunda Lyon hakimiyetine direnip 2. olan, ikinci sezonunda da bu hakimiyeti kırıp şampiyon olmuş bir teknik adamdan bahsediyoruz… PSG’e imza atarken sarfettiği bir söz var;

“Hayatım boyunca akla ilk gelen isim olmadım, ama hep akıllara geldim. Bu da yeterli.”

Aslında “alçakgönüllü” gibi görünse de, “kendini yererek egosunu ön plana çıkaran adam” izlenimi alıyorum ben Laurent Blanc’dan… Marsilya, Barcelona, Inter, Manchester United ve Fransa Milli Takımı ile elde ettiği kupalara bakınca bu egoya da hak vermek mümkün tabi. Ancak az önce bahsettiğim 3 açıklama benim hiçbir zaman hoşuma gitmeyecek cinsten… Xavi, Iniesta ve yabancı uyruklu Fransız futbolcular ile ilgili söylediği şeyler kabul edilebilecek gibi değil… Belki “ırkçı” demek biraz ağır olacak ancak “koyu milliyetçi” dersek hata yapmış olmayız !

Bir diğer önemli nokta da futbolculuk kariyerinden gelen oyun stili alışkanlığı… Özellikle WC 1998 ve Euro 2000 efsanesi Fransa Milli Takımı’na göz atmamız lazım. Bu efsane kadronun, günümüz PSG’i ile çok benzer bir yanı vardı;

Serie A’da oynayan oyuncular…

Başta Laurent Blanc olmak üzere; Zidane, Deschampes, Desailly, Vieria, Henry, Trezeguet, Djorkaeff, Candela, Thuram, Boghossian, Dugarry, Karembeu ve Micoud gibi 1998-2000 efsanesi Serie A’da forma giyerek İtalya’nın tozunu yutmuşlardı. Takımın %75’ini oluşturan bu ekibin Serie A patentli olduğunu daha önce farketmiş miydiniz? Artık biliyorsunuz…

Kısacası Blanc’ın devraldığı PSG, tam da onun isteği kriterleri yerine getirebilecek bir ekipten oluşuyor. Fizik gücü yüksek bir takım, Serie A görmüş 10’dan fazla oyuncu ve sadece 2-3 tane yabancı uyruklu Fransız futbolcu! Bu kadroyu kendisi kurmuş gibi… Bu nedenle benzer bir transfer stratejisi ile aynı oyun planını devam ettireceğini umuyorum. 2012-2013’e nazaran daha çok gol yiyeceklerine kesin gözüyle baksam da, atacakları gol sayısının çok da artış göstereceğini zannetmiyorum. Tahminim 70 civarı diyebilirim…

”Monaco ile olan farkı anlatmadın.” diyenler olabilir… Ama bu farkı Monaco’yu yazdıktan sonra anlayacağınızdan eminim. Monaco’nun başında İtalyan Ranieri olsa da, klasik İtalyan sistemleri üzerinden yola çıkmayacağından eminim. Carvalho, Falcao, Moutinho ve Rodriguez transferlerine bakarsak Ranieri’nin (ç)alıntı yaptığı oyun stilini rahatlıkla görebiliriz…

Son olarak;

Serie A Karması mı?


Porto Kırması mı?

Bunun cevabını Mayıs 2014’ten çok çok daha önce alacağımızı tahmin ediyorum…

1 yorum:

  1. Digne için de PSG ve Monaco arasında ciddi bir yarış varmış şu an.Baya iyi bir sol bek olacak ilerilde.Alan solunu sağlama almış olur bu sene.

    YanıtlaSil